31 Mar 2013

Fotografla ilgili yazilara baglantilar


Fotoğrafla ilgili olanların bağlantılarını tek konuda vereyim dedim, ulaşması kolay olsun diye. Hepsini okumanız genel bilgi sahibi olmak için de faydalı, ama özellikle okumanızı önerdiklerimi kalın yazdım. Arada kontrol etmekte fayda var, her yeni konuyu en tepeye ekleyeceğim:
  • Nikon D800 incelemesi:
Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2013/03/nikon-d800-incelemesi-1.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2013/03/nikon-d800-incelemesi-2.html
Sayfa 3: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2013/03/nikon-d800-incelemesi-3.html
Sayfa 4: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2013/03/nikon-d800-incelemesi-4.html
Sayfa 5: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2013/03/nikon-d800-incelemesi-5.html
Sayfa 6: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2013/03/nikon-d800-incelemesi-6.html
Sayfa 7: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2013/03/nikon-d800-incelemesi-7.html
Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/11/nikon-v1-incelemesi-sayfa-1.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/12/nikon-v1-incelemesi-sayfa-2.html
Sayfa 3: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/12/nikon-v1-incelemesi-sayfa-3.html

Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/06/hangi-lensi-alsam.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.no/2012/07/hangi-lensi-alsam-bolum2.html


Otomatik Odaklama (AF) ayarları: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/04/nikonda-ozellestirilebilir-fonksiyonlar.html
Işık Ölçüm Ayarlari: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/04/isik-olcum-metodlari-hangisini.html
Ölçüm ve Pozlama, Zamanlama ve Poz Kilidi: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/04/nikonda-ozellestirilebilir-fonksiyonlar_14.html
Çekim ve Ekran: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/06/nikonda-ozellestirilebilir-fonksiyonlar.html
Basamaklama ve Flaş: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/06/nikonda-ozellestirilebilir-fonksiyonlar_15.html

Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/03/canon-g1x-incelemesi.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/03/canon-g1x-incelemesi-bolum-2.html

Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/11/fotografta-histogram-nedir-ne-degildir.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/11/fotografta-histogram-nedir-ne-degildir_21.html
  • Sony NEX-5N incelemesi:
Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/10/sony-nex-5n-incelemesi-sayfa-1.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/10/sony-nex-5n-incelemesi-sayfa-2.html
  • Nikon renkleri, RAW ve JPEG üzerine (kesinlikle okumanızı öneririm):
Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/09/nikon-renkleri-raw-ve-jpeg-uzerine-1.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/09/nikon-renkleri-raw-jpeg-uzerine-2.html
Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/04/sony-nex-3-canon-7d-nikon-d700-5dmarkii_16.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/04/sony-nex-3-canon-7d-nikon-d700-5dmarkii.html

  • Olympus E-PL1 incelemesi:
Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/03/olympus-e-pl1-incelemesi.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/03/olympus-e-pl1-incelemesi-bolum-2.html

Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/11/canon-5dmarkii-nikon-d700-karslastrmas.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/11/canon-5dmarkii-nikon-d700-karslastrmas_17.html
Sayfa 3: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/12/canon-5dmarkii-nikon-d700-karslastrmas.html
Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/08/fuji-f200exr-incelemesi-canon-g11-ve.html

Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/06/50mm-f12l-ve-50mm-f18-mii-objektif.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/06/50mm-f12l-ve-50mm-f18-mii-objektif_03.html

  • Canon 24-105mm f4 L IS, Canon 100-400mm f4,5-5,6 L IS, Canon 100mm f2.8 L IS ve Sigma 150mm f2.8 Macro objektiflerin karşılaştırması:
Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/03/bir-elin-nesi-var-iki-elin-sesi-var.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/03/bir-elin-nesi-var-iki-elin-sesi-var_24.html

Karakterli objektif

TAŞINDIK: http://halkboyleistiyor.com

Parantez içinde bir rakam görürseniz o rakamla ilgili açıklama yazının en altında demektir (NOTLAR başlığı altında). Örneğin (1) görürseniz yazının en altlarında (1) numaralı açıklamaya gidin. Blogger'da dipnot sistemi olmadığı için böyle bir çözüm buldum.

ODAMDAKİ DOLAP POLAT ALEMDAR'DAN DAHA KARAKTERLİ

Başlığı Arnavutluk'ta bir işçiden duymuştum. Hırtlar Vadisi'ni ilk başlarda sevdiğini, sonradan çok siyasileştiği için beğenmediğini anlatmıştı.

Polat'ın karakteri ayrı birşey, ama bugünkü konu obektifin "karakterlisi". Bazen duyarsınız, "karakterli objektif" diye birşey var. "Abi bu alet çok farklı, başkasına benzemez bu, acaip değişik bir karakteri var". Fotoğraf merakımın ilk yılında bunu çok merak etmiştim. Ulan nedir bu karakter? Diğerlerinden farkı ne ki? "Bu objektif var ya bu, acaip bir kişiliği var bunun". Tabii tabii, vardır tabi de, ne diyosun!

Sonra Leica aşığı bir abim açıkladı: Eski objektiflerin çeşitli optik sorunları vardı (bir objektifte herşeyi mükemmel yapamıyorsun. Fizik kurallarına aykırı. Evet Leicacılar, evet Zeissçiler, ne yazık ki doğru. Yıllarca sizi kandırdılar :) ). Kiminin bokehi bir garip, öbürünün köşe kararması kötü, bir diğerinin keskinlik dağılımı başka, başka bir diğeri renkleri farklı yorumluyor, renk bozulması felaket vs.. Yeni sayısal algılayıcıların gerektirdiği kaplamalar da eski objektiflerde yok. Aslında bunların tamamı bozukluk! Yani gavurun "Lens aberration" dediği şeyler! Örneğin yeni Leica ASPH (Aspherical) objektifleri bazı Leicacılar sevmez. "Odun gibi görüntüsü var, dümdüz" derler. Bunun sebebi aletin çok keskin ve az sorunlu olması! Eski objektiflerde sorunlara alışınca yeni sorunsuz (ya da farklı ama daha az sorunlu) objektifler "tu kaka" oluyor.

Not: Leica ya za Zeiss objektiflerin kendine has bir "karakteri" olduğunu hep duyarım. Henüz bunun ne olduğunu çözemedim. Belki mikrokontrasttır, belki değişik yumuşak bokeh karakteridir, belki elinde o aleti tutmanın verdiği hazzın getirdiği bir duygudur bilemiyorum. Açıkçası o "Leica karakteri" ya da "Zeiss bakışı"nı ben ayıramıyorum. Tahminimce "Leica karakteri" denen şey bokeh oluşan bölgelerdeki yumuşak geçişler. Doğru mu? Yanlışsa aşağıya yorum olarak yazın. Ama "kullanmadan anlayamazsın"ı bir cevap olarak almıyorum :)

Bu konu ile ilgili iki güzel yazı:
http://www.l-camera-forum.com/leica-forum/customer-forum/218310-lenss-character.html
http://www.stevehuffphoto.com/2010/02/11/what-is-bokeh/ (puanlamasını beğenmedim, ama yazı fena değil)

Örneğin Nikon 85mm f1.4D objektif. Bu alet orta bölgelerde çok iyiyken yeni tam kare makinelerde (ve biraz da filmde) kenarlarda yumuşak ve kontrastı düşük. Göğüs üzeri portre için çok uygun, çünkü bu tip portrede %90 oranda model ortaya gelir, kenarlar boş kalır. İşte bu objektifle büst portresi çekerseniz, modelin sağı ve solunda ne varsa modelden daha bulanık çıkar. Bokeh demiyorum, düz duvar çekseniz de kenarlar biraz bulanık. Bu neye yol açıyor? Dikkati modele çekiyor! Arayıp da bulamadığın şey. Eğer bu şekilde çalışmaya alışırsan yeni 85mm AF-S f1.4G sana "dümdüz, kişiliksiz" gelir çünkü yeni G serisi objektif kenarlarda çok daha iyi.

"Ne yazık ki" bilgisayarlı objektif tasarımı çıktı, mertlik bozuldu. Siz hiç 24-70mm f2.8ler ya da 70-200mm f2.8ler hakkında "çok farklı bir karakteri var" diyeni duydunuz mu? Ya da 300mm f2.8ler hakkında? Peki 200mm f2.0ler? "Karakterli" objektiflerin büyük çoğunluğu sayısal devrimden önce üretilenler.

Büyük hali için üzerine tıklayın
Yukarıdaki fotoğraf 200mm f2.8'de modern bir objektifle çekilmiş. Zamanımızın objektiflerinde optik bozukluklar giderilmeye çalışılırken, net alan derinliği dışında yer alan "geçişler"in yumuşaklığı göz ardı edilebiliyor. Fotoğrafta dairelerin etrafındaki belirgin çizgiye dikkat edin. Büyük ihtimalle bu objektifte renk bozulmaları (örneğin CA) ve dairesel bozuklukları (spherical aberrations) gidermek için ASPH lens kullanılmış. ASPH kullanılan objektiflerde "bokeh" alanlarındaki geçişler çok yumuşak olmaz.

Kimi eski objektifin olmayan kaplamaları yeni DSLRlarda değişik bir parlamaya ya da renk bozulmalarına sebep oluyor. Bu objektiflerin kullanıcılarından şunu duyarsınız: "Farklı bir karakteri var, diğerlerine benzemiyor". Yahu bozuk işte! Bozuk değil de, optik hatalara sen "karakter" ya da "kişilik" diyorsun (1). Piyasadaki eski 135mm objektiflerin bir çoğunun optik kusuru var, bu kusurlar kullanıcılar tarafından "bak çok farklı" olarak yorumlanıyor.

Yukarıdaki fotoğraf aynalı bir objektiften. Bu objektifler genelde 400-800mm arası ve sabit diyaframlı olurlar ve çok ucuza bulabilirsiniz. Görüldüğü üzere farklı bir "kişiliği" var kendisinin. Buna "karakter" de diyebilirsin "ne lan bu" da.

Bir objektifin bazı hatalarının ya da optik kusurlarının olması her zaman kötü değil elbet. Kötü bir fotoğrafı optik olarak mükemmel bir objektifin kurtarmayacağı gibi (tamam, %1 oranda belki şansın olur) optik sorunları olan bir objektif de her fotoğrafı rezil etmez. Ayrıca fotoğrafın "teknik olarak mükemmel" olmasına gerek yok, hatta çoğu fotoğrafçı bunu istemez. Bu yüzden "bu alet eski, o yüzden kötü" ya da "bu objektif yeni, dümdüz 2 boyutlu bir imaj verir" demek yerine deneyip ya da internette örneklere bakarak sana uyup uymadığına bakmak en iyisi.

Yeni bazı objektiflerle ilgili "karaktersiz" yorumunu duyarsanız bilin ki o objektif optik olarak çok iyidir :) Örneğin Olympus 75mm f1.8. Bu objektifin bozulmaları minimumda, ama bazı kullanıcılar o eski "Leica look" göremediklerini ve bu objektifin "sıkıcı" olduğunu söylüyorlar. Olabilir, kişisel zevktir. Bana sorarsanız şu ana kadar kullandığım en iyi 3-4 objektiften biridir.

NIKON 24MM F2.8 AF

2-3 yıl önce NEX-3'ü satarken bu objektif + üzerine para almıştım. O zaman farketmedim, hatta sonra kullandığımda da farketmedim ama iç tüp çatlamış ve bantla tutturulmuş :) D700 ile beraber bir arkadaşa satarken farkettim. Galiba uzun süre bu objektifle beraberiz, bu haliyle satılmaz.

Nasıl dikkatsizliktir bu nasıl körlüktür Allah bilir. Gerçi objektifi çok kullanmadım (O dönemde D700'ü fazla kullanamadım zaten) ama alırken insan bakar değil mi?

Kocaman çatlak büyümesin diye bantla tutturulmuş. Ve ben bunu görmedim... Böyle satılmayacağı için tahminen benimle mezara gidecek :) Operasyonda bir sorunu yok. Sallanma-ses de duymuyorum, odak hızında sorun yok ve optik kayma farketmedim.

Her neyse. İnternetteki incelemelere bakarsanız bu alet pek de iyi değil. Dikkat edin bu AF-D değil AF versiyonu. AF-D olan daha yenisi. Ufak, hafif, hızlı ve çok yakından odak yapabilen bir alet. Şu ana kadar odak sorunu görmedim. D700 üzerinde beğenmiştim. Özellikle çok yakından odaklayabilmesi iyi bir özellik. Geniş açılı objektiflerle yakından yapılan çekimler ilginç bir etki oluşturuyor. Nikon'un geniş açılı sabit objektiflerinin çoğunda kayan eleman var. Bunda var mı bilemiyorum ama çok yakından odaklayınca bozulma farketmiyorum. Odaklaması gövdeden, yani biraz ses yapıyor.

Tam kare gövdelerde geniş açı objektifler geleneksel olarak sorunludur. Kenarlar-köşelerdeki sorunlar bitmek bilmez. Bu sorun Nikon D800'de daha da fazla. Piksel sayısı arttıkça kenarlardaki sorunlar daha da büyüyor.

Peki Nikon 24mm f2.8 AF, Nikon D800 üzerinde nasıl davranıyor?

Tabii ki "karakterli"! Ne sandın ya? Kendine has bir kişiliği var, başkasına benzemez :)

RAW hali
Kendine has köşe kararması çok ilginç bir atmosfer yaratıyor değil mi? Ayrıca köşelere doğru gittikçe azalan detaylar dikkati asıl objeye (yani orta bölgeye) doğru çekiyor. Ya da kısaca "köşe kararması var" :)

Şimdi eğri oturup doğru konuşmak lazım:
1) Bu fotoğraf f2.8'de çekildi. f2.8'de köşe kararması olmayan objektif bulun sizi alnınızdan öpeyim.
2) 24mm'nin iki genel kullanım alanı olabilir: Manzara ve sokak fotoğrafçılığı. Manzara çekimlerinde f2.8 kullanılmaz (özel bir amacın yoksa) ve f5.6-f8 aralığında bu objektifin köşe kararması sorunu yok. Sokak fotoğrafçılığında da öncül amaç en mükemel teknik kaliteyi değil "an"ı yakalamak. Sen teknik kaliteye gelene kadar ışığı ve sahneyi kaçırmış olabilirsin, odak şaşabilir, ISO'yu çok yükseğe çekmen gerekir vs.. Yani köşe kararması (ve keskinlik) senin sen düşünmen gereken şey.
3) Köşe kararmasını yok etmek artık yazılımla çok kolay.

Objektifleri "KULLANIM AMAÇLARINA GÖRE" değerlendirmek lazım. Özellikle büyük, kalın yazıp altını çizdim. Geniş açı obektifle en geniş diyaframda duvar ya da grafik çekersen olmaz. Olur ama sen o objektifi öyle kullanmayacaksın, yani anlamsız. Bazı geniş açılı objektiflerde (hatta birçoğunda) odak düzlemi deiğin şey "düz" değil, dairesel. Yani alet düz bir duvarı çekmek için tasarlanmamış. Sen bu aleti alıp grafik çekerken köşeler mecburen keskinlik kaybına uğrayacak.

Geniş diyaframlı objektifler de böyle. Aranızda kaç kişi 50mm f1.4G'yi f1.4G'de düz duvar çekmek için kullanıyor? f1.4 kullanıyorsan amacın objeni izole etmektir, yani çerçevenin kenarlarını "bulanık" istersin. Doğrudur, nadiren asıl objeni kenarlara yerleştirmek istersin ama dış sınırlara değil! Böyle olunca, geniş diyaframlı portre objektiflerinin en kenarlarındaki keskinliği ölçmek ve bunu puanlamaya yansıtmak sadece "bilimsel" bir uğraş olarak kalıyor, pratikte bence hiçbir anlamı yok.

Zeiss 50mm f2.0 Macro, Canon 50mm f1.2Lye göre daha keskin olabilir. Ama hangi durumlarda? Hangi diyaframlarda? Örneğin f1.2'de karşılaştırmayı denediniz mi? Hangisi kazanır sizce? (2)

Yukarıdaki gibi düşününce, aslında her objektifin iyi olduğu fikri doğuyor. Öyle değil mi? Yerine göre Nikkor 14-24mm AF-S f2.8'in Nikkor 16-35mm f4 VR'dan kötü olduğu durumlar olabilir. Örneğin 14-24'e polariza filtre takmak isterseniz bunu daha iyi anlarsınız (filtre takılabiliyor ama biraz uğraştırıcı ve tutucu sistem pahalı). Elbette ki, çok büyük baskı alanlar ya da sürekli kesme alarak çalışanlar için her objektiften azami performans almak önemli. 16x20", 20x24", 24x36" baskı alıyorsan yavaş yavaş her piksel kalitesi önemli olmaya başlıyor. Amaaaaa... Bu kadar baskı alıyorsan zaten ucuz objektifle işin ne?

Nikon 24mm f2.8 AF, Nikon D800 üzerinde iyi mi peki?


Herhangi bir düzeltme yapmadan önceki RAW hali yukarıda. Hatırlatma: f2.8 diyaframda çekildi. ACR'de biraz düzeltince:

Bence çok iyi. D800'ün potansiyelini tam kullanmıyor belki, ama gene de çok iyi. Hele f2.8 için...
Not: Geometrik düzeltme yapmadım.

Peki f8'de bir manzara denesek?
Düzeltilmemiş hali yukarıdaki gibi. Gene RAW.
Bu da düzeltilmiş hali. Geometrik düzeltme de yaptım o yüzden binalar kaymış ama ne olduğu anlaşılıyor. Bence son hali çok iyi, çerçevenin en köşesi için. Ortalarda zaten sorun yok:
Pozlama telafisi, kontrast gibi şeylere dokunmadım.
Güneşe karşı dayanımı da iyi:

Sırasıyla sol üstten sağ alta: f2.8, f4.0, f8.0 ve f16. Güneş çerçevenin hemen dışında ve inanılmaz parlak.

Tramvay istasyonunda f2.8 denemesi:
Yukarıdaki düzeltmeden önceki RAW hali. Aşağıda düzeltilmiş hali var:
Fena olmamış değil mi? Bu arada unutmayalım ki D800 JPEGlerdeki CA sorununu otomatik gideriyor, yani JPEG çekiyorsanız CA sorununu çok görmeyeceksiniz. Köşe kararmasını da JPEG'de otomatik düzeltebiliyorsunuz (ben genelde bunu kapalı bırakıyorum):
Makine çıktısı JPEG hali. Görüldüğü gibi CA sorunu yok gibi.

SONUÇ

Kıssadan hisse: Kişilik sahibi, karakterli olmak iyi birşeydir (3).

Yukarıda da belirtmiştim: Teknik olarak mükemmel ama sıkıcı bir fotoğraf mı, yoksa teknik olarak idare eder ama ilk baktığında "işte bu!" diyeceğin bir fotoğraf mı istersin? Önce düşünmen gereken şey "aman CA var, aman köşe keskin değil" olmamalı. Çok kötü objektif yok artık, hepsi belli bir seviyenin üzerinde. Mesele eksiklerini ve artılarını görüp ona göre karar vermek. Artık Tamron 24-70mm f2.8 VC'yi yanıma almadığım zaman Nikon 24mm f2.8 AF'yi mutlaka çantaya atıyorum. Gerektiğinde işini yapıyor ve taşıması dert değil. Büyük baskılar için çok uygun olduğunu sanmıyorum, henüz bu objektifle çekilmiş bir fotoğrafı A3'ün üzerinde bir boyutta boyut basmamış olsam da fikrim bu (4). A3 ve altı baskılar için yeter de artar.

D800 için önerilebilecek uygun fiyatlı en iyi geniş açılardan biri Nikkor AF-S 28mm f1.8G. Hafif, çok iyi ve uygun fiyatlı. 24mm f1.4G? İyi ama tuzlu :) 4mm önemli mi? O karar size kalmış.

Elimde 24mm f1.4 olsaydı boyutundan ve ağırlığından dolayı tahminen yanıma almaya üşenirdim.

Allah vere de öndeki bant düşmese :)





NOTLAR:

(1) Teröristin ayağına gidip pazarlık yapmaya "müzakere", ülkenin bölünmesine yol açacak kararlara ("eyalet sistemi" mesela) "barış", her türlü baskı ve tehdite (maliye ve savcılar yoluyla) rağmen muhalefet yapmaya çalışanlara "postal yalayıcı" ya da "ileri demokrasi düşmanı" demek gibi :) Ama bu siyasete giriyor, bazılarınız beğenmez biliyorum.
(2) İpucu: Zeiss'te f1.2'ye inebilmek için bayağı uğraşmanız gerekli.
(3) Olamazsanız sizi başkan yaparlar (Türkiye'den değil başka bir ülkeden bahsediyorum. Türkiye'de başkanlık sistemi mi var canım?).
(4) Unutmamak gerekli ki geniş açılı objektiflerden 85mm f1.4 keskinliği beklemek hata.

29 Mar 2013

Megapikseller ve biz

Konu DSLRlar ve aynasızlar. Kompakt makinelerde de benzer sorunlar var ama onlar birkaç seneye öleceği için bahsetmeye gerek yok :) Belki ölmeyecekler ama Sony'nin 18-20MP'lik kompaktlarını gördükçe "bitsin bu ceza" diyorum kendi kendime...

DSLRlara ve aynasızlara dönersek... Çok megapiksel iyidir. Baştan söylemek lazım. Aynı koşullar altında zamanımızın 24MP'lik APS-C makineleri daha birkaç yıl önceki 10MP'lik APS-Clerden daha iyi. Nikon D800 36MP ve piksel bazındaki performansı bile Nikon D700'den daha iyi. Demek ki çok MP iyidir. Şaka yapmıyorum. "Yüksek ISO'da çok başarılı değil" denen Sony A77 bile 10-12MP'lik APS-C DSLRlardan daha iyi. Olympus OM-D bile 3-4 sene öncesinin 10-12MPlik DSLRları seviyesinde ya da daha iyi.

Her yeni nesilde MP artışı olduğunda klasik yakınmadır: "Artık bu sınır olmalı. Daha ileri gidilmemesi gerektiği belli oldu!". 1Ds'in incelemelerine göz atın, çoğu "11MP'lik 1Ds mükemmel ama en iyi objektiflerle kullanırsanız" diyor. 11MP! Ne diyosun! 6MP'liklerden sonra Canon 8MP'lik DSLRlarıı piyasaya sürdü, sonra 10MP. 10MP olunca "artık en iyi objektifleri kullanmanın zamanı geldi" dediler. 15MP çıktı "aaa artık yeter" dediler. 7D 18MP ile çıktı ortalık çalkalandı: "Canon ne yaptığını sanıyor? Herkes L ya da Zeiss objektif almak zorunda mı? Bak Nikon ne güzel 12MP ile gidiyor." Sonra Sony'nin 16MP'lik APS-C algılayıcısı geldi, "Bak Nikon ne güzel 12MP" diyenler susuverdi. Sonra Sony 24MP'lik modellerini sürdü piyasaya, "sınıra dayandık" dediler. Bu "sınır" nasıl birşey ki? Her PKK saldırısından sonra "artık bıçak kemiğe dayandı" diyen politikacı gibi, o bıçak nedir kemik nasıl birşeydir ki sürekli birbirine dayalı (bu aralar bıçakla kemiğin ne olduğu meydana çıktı aslında...).

Canon'un 5DMarkII'si çıktı "21MP fazla bak Nikon 12MP ile mükemmel, D3s gibisi yok" dediler. Halbuki şu anda D600 ve D800 D3s'e yüksek ISO'da bile kafa tutuyor.

Sizce de bu işte bir sorun yok mu?

Teoride piksel sayısı arttığı için piksel başına düşen ışık miktarı düşüyor, bu yüzden "teoride" piksel sayısı arttıkça fotoğraf kalitesinin düşmesi lazım. Bu noktada "teori"yi tartışmak lazım. Teknolojik gelişmeleri zaten bir kenara koyalım (pikseller arasındaki duvarların kaldırılması, öndeki devrelerin arkaya alınarak daha fazla ışığın ışık toplayıcılara gelmesini sağlama, devre ve yongalardaki gelişmeler vs..), size şöyle bir şekil göstereyim:
Ne yaptık? Aynı alanlı algılayıcıya 4 kat fazla piksel sıkıştırdık! Tanrılar çıldırmış olmalı! Bu kadar piksel kesinlikle bela! En iyi objektifler lazım ki bir işe yarasın. Onu bırak, ISO800'de bile piksel bazında felaket olacak bu!

Öyle değil mi ya?

Şimdi düşünelim. Piksel bazında her piksele daha az ışık geleceği kesin. Peki fotoğrafın toplamına gelen ışık azalıyor mu? Piksellerin arasındaki duvarların olmadığını varsayın (yeni algılayıcılar böyle). Algılayıcı alanı değişmiş mi? Hayır. Yani fotoğrafa gelen toplam ışık azalmış mı? Alan değişmediği için bence aynı kalmış. Sence?

Peki toplam ışık değişmediyse, sorun ne? Birçok sorun olabilir. Bunların en önemlilerinden ikisi:
- Her piksele gelen ışık miktarı azaldığı için dinamik aralık azalabilir (Bu yazıdaki "Piksel boyutu - ışık toplama kapasitesi" şekline bakın). Dikkat edin "azalabilir" diyorum. 16MP'lik Sony algılayıcılarının dinamik aralığı 12MPliklerden çok daha iyi. Hatta 24MPlikler bile 12MPlik algılayıcılardan çok daha iyi dinamik aralığa sahip.
- Işık saçılması. Piksel boyutu azaldıkça, fizik kuralları gereği, ışık saçılması fenomeninin oluşma olasılığı artıyor (14MP üzerindeki kompakt makineleri almamak için en büyük sebeplerden biri). Şu anda D800E için önerilen maksimum diyafram f5.6. Nikon D7100 için de benzer, Sony A77 için de.

Peki bu sorunlar daha yüksek MP için engel mi? Dinamik aralık sorunlarını türlü hokkabazlıklarla aşıyorlar. Işık saçılmasını önlemenin çok yolu yok. Buna rağmen yüksek megapikselin önemli bir avantajı var: Her zaman daha az megapiksele gelmek mümkün! Yani zora gelirsen 24MP'lik A77'yi 16MP'ye indirmek mümkün. Bu durumda oluşan gürültünün büyük kısmı yok oluyor. Daha mı zorlandın? 12MP'ye indir? Işık iyiyken de paşa paşa 24MP kullan. Nikon D800 daha da iyi: 36MP'de bile 12MP'lik D3 ve D700 kadar iyi. Zorda kalırsan 30, 28, 24, 20, 18, 16, 12MP gibi birçok seçeneğin var. Düşük ISO'da bile 12MP'ye indirilmiş D800 fotoğrafı 12MP'lik D700 ve D3'ten daha keskin oluyor. Kesme alabilme avantajı da cabası...

Ama.... Bunların bir sınırı elbette var. Bence henüz o sınıra gelmedik ama bir yerlerde fazla megapiksel sorun olmaya başlayacak. Tarih veremem, kimse veremez. "Şu ana kadar icat edilecek herşey edildi" diyen Amerikalı posta idare şefinin durumuna düşmek istemem (1900'den önce mi söylemişti bunu?). 24MP'lik APSCleri tam kareye büyütürsen elinde 52MP'lik tam kare makine olur. Adam gibi düşük ISO'da böyle bir alet ne kadar detay verir artık siz düşünün.

ÇOK MEGAPİKSEL İYİYSE, ELİMDEKİ ALETİ ATAYIM MI YANİ?

Atarsan bu tarafa doğru at ben yakalarım :)

Elindeki alet dünyanın en iyi aleti. Şaka değil. Çünkü senin elinde. Ve az MP kötü değil. Fotoğrafı ne için çektiğine bağlı. Bugün "benim" diyen monitör 2MP. Facebook fotoğraflarının çoğu 1MP bile değil. IPad retina 3,1MP (264DPI).

240 DPI'da 11x14" baskı 9MP'nin biraz altında. 8x10" baskı (gene 240 DPI'da) 4,6MP.

12MP'lik bir DSLR makinen olduğunı düşünelim. Eğer iyi pozlanmış bir fotoğraf çekebilirsen 240DPI'da 12x16" fotoğraf basabilirsin. 16MP'lik bir DSLR 240DPI'da 14x19" baskı alabiliyor.



10MP'lik Nikon V1 ile Barcelona'da çektiğim bir fotoğrafı (ISO720, otomatik ISO) A4 kağıda bastım, hangi makineyle çekildiğini anlamak imkansız.

Baskı boyutlarına bir daha bakın. 12MP'lik bir DSLR/aynasız bile en büyük dergilerin kapağına uygun fotoğraf verir. Peki sen ne için fotoğraf çekiyorsun?

BU AYNASIZLAR İYİ Mİ PEKİ?

Evet. Hatta çok iyiler. Sony NEX, Samsung NX, Fuji X ve Canon M'de zaten APSC boyutunda algılayıcı var, yani bildiğin büyük DSLRlar kadar iyi fotoğraf çekiyorlar. Olympus ve Panasonic'in m4/3 sistemi de 16MP'lik yeni algılayıcıları sayesinde APSClere büyük oranda yetişti. Hatta ben ISO400-ISO3200 aralığında Olympus OM-D'yi NEX-5N'e tercih ederim, garip ama gerçek...

Tam kare gövdelerin avantajı olduğu kadar dezavantajları da var. Daha sıkı bir çekim disiplini, biraz daha pahalı ve ağır objektifler (gerçi APSC sistemlerde de aynı objektifler kullanılabiliyor). Geniş alan derinliği gerektiğinde daha fazla diyafram kapatmak gerekiyor (örneğin 5DMarkIII'te f11 diyafram gerekiyorsa Panasonic GH3'te f5.6 yeter demektir ki işte sana ufak makine tarafında iki stop ISO avantajı).

Falan fistan. Konu dağılmasın diye çok açmak istemiyorum. Sonuçta, aynasızlar iyi. Şu anda Nikon 1 sistemi haricindeki aynasızların tek derdi otomatik odaklama yaparken hareketli cisimlere odaklanamamak ya da takip edememek (Nikon 1 bu konuda DSLR sistemleri kadar iyi). Bunun dışında aynasızların flaş sistemleri çok gelişmiş değil, ama zamanla oturacak (Olympus'un sistemi fena değil).

SONUÇ

Teknoloji geliştiği sürece çok MP sorun değil (DSLRlar ve aynasızlar için). Çok piksel demek, üzerinde oynanabilecek daha fazla piksel demek. Gerektiğinde çok piksel sayesinde büyük baskı ya da kesme alabilme avantajı, gerektiğinde fotoğrafı ufaltarak az gürültü/kumlanma elde etmek büyük avantaj.

Çok uzun süredir Canon'un sadece düşük ISO'da kullanılacak profesyonel bir DSLR üzerinde çalıştığı haberleri geliyor örneğin. Bu alet 52MP olsa, rekor bir dinamik aralığa sahip olsa ve ISO100-800 aralığında çalışabilse aranızdan kaç kişi alırdı?

Not: Yukarıda "aynasızlar" dediğim sistemlere Pentax Q'yu dahil etmiyorum çünkü objektifi değiştirilebilse bile algılayıcı boyutu kompaktlar kadar (1/2.3").

Ekipman duzeni

Bir fotoğraf eğitmeni (ve profesyonel moda fotoğrafçısı) arkadaşın dolabının düzeni dikkatimi çekti. Bu dolabın yanında içinde orta format makinelerinin olduğu başka bir dolap daha var ama o biraz daha düzensiz (tam tersi olmasını beklerdim):

Yukarıdan aşağı: Olympus, Sony NEX, Nikon 1 ve kompakt makineler, Canon ve Nikon. En üst katta ve en altlarda boş kutular, kablolar vs.. ıvır zıvır var. Tamirde Panasonic GH2 ve Nikon 300mm f4'ü varmış, ve Canon 600mm f4 IS'ini başka bir odada tutuyor. Zaten aleti bu dolaba koysa çökertir :) Canon tarafında 1DMarkIV kullanıyor ve APS-H algılayıcıdan vazgeçtiği için Canon'u artık sevmiyor :) Son 6 ayda 3 Canon objektifini satmış sırf bu yüzden, ve iki Nikon objektif almış kıllık olsun diye. D800 incelemesinde yazdığım sebeplerden dolayı (moire ve f5.6 ve sonrasında çözünürlük avantajının kaybolması) D800E almamış, "D800 benim için aynı işi yapıyor" diyor. Orta format gövdelerinin ikisi de sayısal devrimden önce alınmış, bu yüzden çok ciddi işler haricinde D800 kullanıyormuş (daha geçen hafta bir bankanın reklam fotoğrafları için D800 kullandığını ben biliyorum, demek ki D800 yavaştan baskın hale geliyor).

Dediğine göre 3 yıl önceye kadar Canikon ikişer raf yer kaplıyormuş, yavaş yavaş aynasızlar rafları ele geçirmiş. OM-D alınca NEX-7'yi satmış ikinci el bir NEX-5N almış, şimdi NEX-7n'i bekliyor. "NEX-6 al" dedim, "EVF'li NEX-5N'i ne yapayım?" dedi.

Norveçliler ilginç insanlar... Ulan paran var, onu da al onu da işte...

İçim gitti :) Böyle bir dolap lazım her eve (içindekilerle beraber). Düzen yapmış adam. Ama kapakların cam olması lazım. Dur bakalım, evin dekorasyonunu değiştitirken bütçeye böyle bir dolap sokuşturabilirsem...


27 Mar 2013

Nikon D800 incelemesi - 7

TAŞINDIK: http://halkboyleistiyor.com

Önceki sayfadan devam...

NIKON D800 VE CANON 5DMARKIII YÜKSEK ISO KARŞILAŞTIRMASI

Aslında önceki 6 sayfayı koymasam, inceleme sadece bu sayfadan oluşsa yeter :) Hayatımız ISO 25,600 oldu anasını satıyım...

Sahne basit. Bilimsel algılayıcı testi yapmadığım için iki renkli biblo bir bebek, bir de farklı ışıklandırmalar yetiyor. Bunun için test grafikleri çekmeye de gerek yok. En güzeli sokakta nasıl davrandıklarına bakmak ama iki makine elimde gezip aynı sahneyi ardarda her ISO'da çekmek biraz yorucu (ve saçma). Bu yüzden aşağıdaki senaryoyla idare edin.


Sahne bu. Kırmızı gördüğünüz kısımlar fotoğrafın geri kalanı. Gereksiz (mutfağın geri kalanı) olduğundan çıkardım. Yukarıdaki D800'den. Üçayakta bile yamuk çekme hastalığım devam ediyor. Komik...

Aşağıdakilerde soldaki D800 sağdaki 5DMarkIII.

ISO100, f6,3, 4 saniye
ISO100, f6,3, 4 saniye enstantane.


ISO200'de arada çok fark yok. Tek fark D800'ün 14MP'lik avantajından geliyor (36-22), bu yüzden ISO100'de fotoğrafları ufalttım. Fotoğraflara tıklayıp aradaki farkları görebilirsiniz. ISO200 de aynı, doğrudan ISO400'e atladım.


ISO400, f6,3, 1sn

ISO800, f6,3, 1/2
4. kısmı almamışım.

ISO1600, F6,3, 1/4

ISO3200, F6,3, 1/8



ISO6400, F6,3, 1/15

ISO12,800

ISO25,600

Yorum yok.

Yukarıdakiler RAW halleri. Peki makine çıktısı JPEGler nasıl? Aşağıdakiler makine çıktısı JPEGler, ama beyaz ayarı düzeltmesi yapmak zorunda kaldım çünkü D800 klasik morumsu 5DMarkIII hafif sarımsı sonuç verdi.


ISO6400, makine çıktısı JPEGler
IS12,800 JPEG
ISO25,600 JPEG

Burada yorum yapmam lazım. İlk defa 6D'yi denerken farketmiştim, yeni Canonlar yüksek ISO'da JPEG çıktısında Nikon D800'ü parçalıyor! Ve bunu detayları silerek değil koruyarak yapıyor (bebeğin saçlarına dikkat). RAW'da bu kadar fark yok. Acaba D800'ün işlemcisi bu yükü kaldıramıyor mu? Bilemiyorum. Sebep ne olursa olsun şu anda 5DMarkIII (ve 6D) yüksek ISO'da JPEG şampiyonu. Tek dert (tüm DSLRlarda olduğu gibi) düşük ışıkta beyaz ayarına dikkat etmek. 5DMarkIII'te çoğu durumda ISO12,800'de JPEG çekmeye korkmuyorum. 5DMarkII'de bu sınırım ISO3200'dü.

5DMarkIII ISO102,400'e kadar çıkabiliyor. Bu durumda nasıl görünüyor?
Sol üstten sağ alta sıralarsak: D800 ISO25,600, 5DMarkIII ISO25,600, ISO51,200 ve en son ISO102,400. Esasında bu ISO değerlerinde 5DMarkIII'ün RAWlarını 5-6MP'ye düşürürseniz idare ediyorlar (hem de şaşırtıcı derecede) ama dinamik aralık ve renk hassasiyeti çok azaldığı için gene de tavsiye etmem.


IŞIĞI AZALTALIM

Yukarıdaki sahnelerde iki ışık kaynağı var. Sağ taraftakini kapatınca pozlama 1,5EV kadar azaldı. BU durumda aradaki fark nasıl oldu diye bakarsak:

ISO100, f6,3, 10 saniye

ISO800, f6,3, 1,3 saniye
ISO3200, f6,3, 1/3 sn


ISO12,800, f6,3, 1/13sn

Aradaki fark aynı kalmış gibi. İki makinenin de genel performansı aynı oranda azalmış (daha düşük ışık seviyesi yüzünden).

UFALTALIM

D800'ün 36MP'lik dosyalarını ufaltırsak 5DMarkIII'ten iyi mi olur kötü mü? Bunu görmek için ACR kullanmak istedim ama ne yazık ki ACR'de 36MP'den sonraki rakam 17,5MP. Bu yüzden 5DMarkIII ve D800'ün RAW dosyalarını ACR ile 17,5MP'ye indirdim ve öyle karşılaştırdım:

ISO12,800:
ISO12,800, Nikon D800, 17,5MP'ye ufaltılmış RAW'dan kesme
ISO12,800, Canon 5DMarkIII, 17,5MP'ye ufaltılmış RAW'dan kesme

ISO25,600:
ISO25,600, Nikon D800, 17,5MP'ye ufaltılmış RAW'dan kesme
ISO25,600, Canon 5DMarkIII, 17,5MP'ye ufaltılmış RAW'dan kesme
Nevet. Piksel sayısı azaltılmış D800 5DMarkIII'e göre daha avantajlı hale geçiyor. Gürültü/kumlanma karakterine bakarsanız D800 örneklerindekilerin daha ufak taneli olduğunu görürsünüz. 36 milyon piksel 17,5 milyon piksele inerken gürültü/kumlanma noktalarının birçoğu yokoluyor. Yalnız, 5DMarkIII'ün kontrastı biraz daha yüksek gibi.

Burada 5DMarkIII'te de 22->17 dönüşümü sayesinde gürültü azalması var, tahminen D800'ü doğrudan 22MP'ye indirseydik 5DMarkIII'ten bir miktar daha iyi olurdu.

Her neyse, burada D800'ün 36MP'sinin avantajı ortaya çıktı. Yalnız şunu söylemem lazım ki ISO6400'ün üzerinde D800 yüksek kontrastlı sahnelerde 5DMarkIII'e göre biraz daha zayıf. Yani hem yüksek ISO hem yüksek kontrast dedin miydi iyi düşünmek lazım.

AÇ IŞIĞI HOCAM

Son olarak, inceleme sitelerinde çok bahsi geçen "pozlama telafisine D800 daha dayanıklı" meselesine gelelim. Canon algılayıcılar + pozlama telafisini çok iyi kaldırmıyor. 5DMarkII'de bu açıkça görülüyordu, D700 bu konuda çok daha iyiydi. Peki 5DMarkIII bu konuda 5DMarkII'den daha mı iyi?

İyi haber: Evet, pozlama telafisine çok 5DMarkIII 5DMarkII'den daha iyi dayanıyor. Tahminimce bu konuda 2 stop daha başarılı.
Kötü haber: D800 bu konuda kesinlikle şampiyon! Neden mi? Ahanda aşağıda:


Sahnenin orjinal hali. ISO100, f6,3, 1/3 saniye. Buranın normal pozlamasında perde hızı 4 saniye, yani yaklaşık -5EV karanlık çekmişim.
Kimse -5 EV pozlama yapacak kadar uyuz değildir ama oldu diyelim. Normal haline döndürmek için ACR'de +5EV pozlama telafisi verelim:



D800 tertemiz. ISO3200'le çekilmiş gibi (tam ayı değil elbet, doğal olarak biraz daha kötü). 5DMarkIII ne olmuş? Olmamış :)
Tabi burada tekrar hatırlatmak lazım ki +5EV olacak iş değil, yani hiç kimse bir fotoğrafı 5EV eksik pozlamayla çekmez ama gölgeleri aydınlatmak isterseniz D800 bu konuda muhteşem. Ayrıca 5DMarkIII kesinlikle bu konuda 5DMarkII'den daha iyi. Bantlaşma olsa da az. Yukarıdaki fotoğrafta 5DMarkIII'te aşırı bantlaşma görünüyor ama %100 bakarsanız bu sorun daha az, yukarıdaki görüntü ufaltılmış olduğu için olduğundan daha kötü görünüyor.


Başka bir parça.

ISO100'de durum böyle. Peki ISO1600'de? Aşağıdaki fotoğraflar -3EV eksik pozlanmış bir sahnenin +3EV açılmış hali:


ISO1600, f6,3, 1/13sn. +3EV verince böyle oldu. D800 ISO100'deki gibi 5DMarkIII'ün etrafında taklalar atamıyor.

ISO6400'e bakalım mı?


Haydaaa... 5DMarkIII daha mı iyi? ISO arttıkça D800'ün dinamik aralık gücü azalıyor mu ne?

Buradaki yazımda "FLAŞI KULLANAMIYORUM" başlığından hemen önce aşağıdaki grafiği göstermiştim:


Ve şunu demiştim:


Gördüğünüz gibi ISO yükseldikçe Nikonlar'ın dinamik aralığı düzenli olarak düşerken Canonlar belli bir değere kadar daha stabil ve bir değerden sonra Nikonlar'ın üzerine çıkıyor. Aradaki fark atla deve değil, orası ayrı.
Neymiş? ISO yükseldikçe Canon algılayıcıların dinamik aralığı Nikon'un önüne geçiyormuş. İşte yukarıda bunu kısmen göstermiş olduk. Bu incelemenin her yerinde "ISO'yu mümkün olduğunda düşük tutmaya çalışın" dememin sebebi de işte bu zaten. Dinamik aralık konusunda ISO100-200 aralığında D800'ün pek rakibi yok (tek rakibim THY, ya da D600 :-)  ).

SONUÇ

Nikon D800 şu anda DSLRlardan maksimum imaj kalitesi isteyenler için ilk seçenek olmalı. Bu kaliteyi elde etmek için neler yapmak gerektiğini önceki sayfalarda yazmıştım.

Nikon D800'ün video becerilerine bakamadık. Buna ayrı bir yazı gerekiyor sanıyorum çünkü D800'ün video konusunda ilginç becerileri var.

Artılar ve eksiler konusuna gelirsek:

ARTILAR

- Piyasadaki en yüksek piksel sayısına sahip DSLR. Orta format makinelerle karşılaştırılıyor. Daha iyidir, daha kötüdür tartışılır ama son yıl içince orta format makinelerin fiyatlarındaki ciddi düşüşü düşünürseniz (Hasselblad Mayıs 2012'de bazı modellerinde %20-25 arasında indirime gitti) D800'ün ne kadar ciddi bir rakip olduğunu anlarsınız.
- Düşük ISOlarda mükemmel dinamik aralık, detay ve renk.
- 36 milyon piksele rağmen yüksek ISO'da yüksek başarım. Piksel bazında D700 kadar iyi, ve hatta daha iyi diyebilirim. 36MP'de piksel bazında 5DMarkIII biraz daha iyi olsa da 36MP'yi daha az bir rakama indirirseniz (24, 20, 17 vs..) benzer ve hatta daha iyi sonuçlar almak mümkün. Bu bahsettiklerim RAW için geçerli.
- Sağlam ve piyasada kabul görmüş ergonomik gövde. D700'den biraz daha hafif.
- Sayısız özelleştirme seçeneği ve tonla harici kontrol.
- %100 optik bakaç.
- HDMI'den kayıpsız ve sıkıştırmasız video alabilme.
- Piyasadaki en iyi ve esnek otomatik odak sistemlerinden birine sahip.
- Yeni pozlama sistemi sayesinde portreler artık çok daha kolay.
- Piyasanın en iyisi otomatik ISO sistemi.
- Birçok Nikon modeliyle aynı pili kullanıyor, böylece acil durumlarda diğer makinelernizden pil çalabilirsiniz ya da bir yedek pil alıp diğerleriyle ortak kullanabilirsiniz.
- FX, DX, 1.2x ve 5:4 fotmatta görüntü alanlarını kullanabilme. Bu sayede birkaç farklı boyutta RAW ve JPEG çekebiliyorsunuz. Farklı boyutlar ve sıkıştırmaları da hesaba katarsanız 108 çeşit JPEG çekebilme imkanı.
- USB 3.0, harici mikrofon yuvası, HDMI vs.. gibi envai çeşit bağlantı noktası.
- Çift kart sistemi. CF kartın yanında SD kart olması rahat çünkü SD kartı çıkarıp anında dizüstü bilgisayarında kullanabiliyorsun. CF kart için yanında okuyucu olması şart.
- Dahili flaş Nikon flaşları tetikleyebiliyor (Canon 5D serisinde bu yok).
- Yatay ve düşey sanal ufuk çizgisini hem LCD'de hem optik bakaçta gösterebilme (buna rağmen yamuk çekebiliyorum)
- DX modda 15.4MP. Bu sayede D800'ün içinde bir de APS-C DSLR var gibi. Ayrıca bu modda (ve 1,2x modunda) saniyede 5 kare çekebiliyor ki bu sayı D700 ayarında.

EKSİLER

- 36 milyon pikselin getirdiği objektif seçme, daha fala el titreşimi ve depolama sorunları. Bunların çoğu rahatça aşılabilir ama sonuçta sorun.
-  D700 gibi ek grip ile saniyede 8 kareye çıkamıyor. Grip sadece DX modda saniyede 6 kare çekmeye yarıyor.
- Garip ve saçma canlı önizleme. %100 görüntüde bulanık ekran.
- Rengi mora çalan LCD ekran.
- Rengi mora-macentaya yakın otomatik beyaz ayarı. Nikon'da feminist hareketi başladı galiba, herşey mor...
- Small RAW yok. Keşke olsa, keşke...
- Yüksek ISO'da JPEG çekimlerde Canon 5DMarkIII ve 6D kadar iyi değil.
- Yüksek ISO'da düşen dinamik aralık.
- D700 gibi mükemmel bir gövdeden sonra gelme şanssızlığı (çıta yüksek :-)  )
- Pek de sessiz olmayan "sessiz" modu. Aslında yazıda bundan bahsetmedim ama şimdi bahsediyorum işte :) 5DMarkII'deki gibi yapmaya çalışmışlar. 5DMarkIII ve 6D çoook daha sessizler ve sessiz modda seri çekim yapabiliyorlar.

PEKİ D800 MÜ, D800E Mİ, 5D MARKIII MÜ?

D800 ve D800E seçiminin cevabını önceki sayfalarda vermiştim.

5DMarkIII seçeneği biraz başka.

5DMarkIII biraz daha seri bir makine, kullanımda da Canon'un felsefesini seviyorum (sağ tarafa önemli düğmeleri koymak gibi). D800 biraz daha hafif ve sahada uzun çekimlerde bunu farkettim. JPEG çekimlerinde 5DMarkIII biraz daha iyi, hatta yüksek ISO'da çok daha iyi. Otomatik beyaz ayarı da genelde D800'den daha iyi. Çok büyük baskılar almayacaksanız (A2 ve daha büyük) 5DMarkIII çok yeterli. LCD ekranı ve canlı önizleme modu D800'den 5 gömlek ileride (Canon bu konuda hep daha iyiydi zaten). Video kalitesini karşılaştırmadım, sadece yüksek ISO'da 5DMarkIII'ün D800'ün tozunu attığını söyleyebilirim (şaka değil), düşük ISO'da daha fazla test yapmam lazım. Odaklama sistemini çok zorlamadım. İki sistem de benzer gibime geldi. Canon'da ek bir takım özellikler var, bunlara detaylı bakmaya fırsatım olmadı.

D800'ün 36 milyon piksel avantajı bariz. RAW ve düşük ISO çekerseniz daha fazla detay veriyor ve dinamik aralığı çok daha iyi. D700'ün başarılı gövdesini devam ettirmesi de avantaj... Gibi.. Keşke önemli kontrolleri sol üst taraftan alıp sağa taşısalar ama... Neyse... Otomatik odaklama sistemi zaten piyasadaki en iyilerinden biri. D700 çok iyiydi, D800'de onun gelişmiş hali var. Özellikle insan yüzü çekimlerinde D800 çok daha başarılı, büyülü birşey gibi hemen insanın gözüne odaklanıyor. Canon bu kadar iyi değil, biraz daha uğraştırıyor. Beyaz ayarı derdini bir kenara koyarsak (otomatik beyaz ayarında macentaya -1 vererek bunu büyük oranda çözebiliyorsunuz) JPEGleri beğendim.

Bunlar sadece gövdelerin farkları, objektif sistemlerine girersek içinden çıkamayız.

Ben olsam manzara, makro ve model gibi detay gerektiren ve yüksek ISO gerektirmeyen işler için D800 tercih ederdim. Yeri geliyor en ufak piksel bile gerekli oluyor ve D800'ün RAWlarının düşük ISO'daki dinamik aralığı büyük avantaj. Ayrıca 36MP'yi 20MP civarına (ya da daha ufak) çekip daha az gürültü ve daha yüksek keskinlik elde etmek de mümkün. 36MP'yi 15MP civarına indirince D800 yerine göre NEX-5N'e 2-3 stop fark atıyor. D800'ün gövdesi "sanki" 5DMarkIII'e göre daha güven veriyor gibi. Bunu bilimsel verilerle söylemiyorum. D700 5DMarkII'ye göre bu konuda daha iyiydi, D800 de öyle gibi. Diğer yandan 5DMarkIII MarkII'ye göre kesinlikle daha sağlam ve kapakları (kart, pil, bağlantı yuvaları) D800'ün dandirik kapaklarına göre çok daha iyi.

Eğer Canon sistemine yatırımınız varsa 5DMarkIII seçmenin zararı yok. Önceki sayfada gördüğünüz gibi 22MP de birçok şeye yeterli. Yüz tonlarını Canon'un JPEGleri daha iyi veriyor sanki, ve yüksek ISO'da 5DMarkIII çok daha başarılı, bu yüzden düğünler için 5DMarkIII bence daha uygun (ki 36MP düğün fotoğrafçıları için aşırı bir rakam). Video çekiyorsanız da 5DMarkIII tek seçeneğiniz olmalı (bu ikisi arasında). Yeni bellenim ile 5DMarkIII'e de f8 objektiflerle otomatik odaklayabilme ve HDMI ile kayıpsız video aktarma gelecek.

D700 ve 5DMarkII incelemesinde "genel toplamda" 5DMarkII'yi tercih ederim demiştim. Şimdi de gönlüm Canon'dan yana ama bu sefer Nikon'un D800'ü daha yakın. Hatta genel toplama bakarsanız Nikon D800 = Canon 5D Mark III demem lazım.

En güzeli ikisine de sahip olmak :)