19 Mar 2012

HDR ya da DDR

TAŞINDIK: http://halkboyleistiyor.com

HAAY DAYNAMIK REYNC


Not: Ben bu yaziyi yayinladiktan hemen sonra gmail adresim hacklendi! 3 defa ABD'den adresime giris yapilmis. IP adresleri soyle:
173.9.207.174 , 65.23.50.220 , 216.81.97.163
Hayirlisi bakalim...

HDR ilginc bir kavram. Ismi o kadar karizmatik ki insan soylemeye doyamiyor. "HIGH DYNAMIC RANGE!"... Allah Allah!!! "Cok yukseklerde dinamik bir aralik", artik kulakta nasil bir etki birakiyorsa, herkes HDR yapma pesinde.

- Olum bi HDR yaptim sorma gitsin. Gorsen parmaklarini yersin.
- O ne o, kus mu o? Kustan HDR mi olur be?
- Yaptim oldu...
- Versene sundan biraz ben de yapiyim canim cekti...

Boyle olmasi normal aslinda. HDR renkleri o kadar degistiriyor ki cektiginiz fotograf ne kadar kotu de olsa en azindan yuzune bakilabilir oluyor (HDR ile iyi fotografi kotuye ceviren de gordum, orasi ayri), dolayisiyla cekici birsey.

Berlin'de guzel bir "Muzeler Adasi" var. Bu adada Pergamon Muzesi, Altes Muzesi, Bode Muzesi gibi Berlin'e gittiginizde mutlaka gormeniz gereken muzeler bulunuyor.


Bunlar dunyada sayili muzelerden, yani giderseniz gormemek olmaz. Iclerinde degisik ulkelerden tirtiklanmis (hepsi icin calinmis demiyim, bazilari ahlaksiz yoneticiler tarafindan "hediye" edilmis) bircok tarihi eser de var.


Bu adanin bir ucunda "Berliner Dom" adli guzel bir yapi var. Ne oldugu onemli degil; bakiyorsun fotograf cekiyorsun oluyor bitiyor. Zaten "turist" dedigin ne yapar ki :)

Eski fotograflarin ise yaramayanlarini elerken asagidaki fotografi buldum:



Cok kotu bir fotograf. Aslinda cok guzel bir “turistik gezi” fotografi ornegi: Ne estetik var, ne birsey anlatiyor, ne isik duzgun ne de kadraj, sagdaki kule kesilmis, perspektif bozulmasi var, cercevenin altinda ne idugu belirsiz insanlar var, var da var.


Peki boyle bir fotograf nasil adam edilir? 1000 tane yolu var. Herkesin yaklasimi farkli. ben kolaya kacacagim.


Once RAW dosyasini ACR'de acip alttaki gereksiz kisimlari kestim, beyaz ayari-renk-isik duzeltmesi yaptim, Lens Correction sekmesinden CA ve perpektifi duzelttim, biraz da bombeligi aldim:



Fena degil. Detaylar da kendine geldi, ama sagdaki kuleyi kadraja geri almak imkansiz. Boyle devam edecegiz mecburen.


Simdi mesele ne? Renkler soluk, gokyuzu hala bembeyaz. Renkleri duzeltmek icin Kodachrome 64 Profesyonel film efektini uygulayinca:



Renkler nasil da degisti? Sanki baska bir binaymis gibi. Ama gokyuzu hala bembeyaz. Boyle durumlarda yapacak iki sey var: 1- HDR, 2- RAW dosyasini gokyuzu ve bina icin ayri ayri iki defa isleyip birlestirmek. Tek RAW dosyasini HDR olarak islemek daha cekici ve kolay geldi:



Ilk olarak siyah beyaz denedim. Simdi fotografin ilk haline bir daha bakin, ne kadar degistigine dikkat edin.

Sonra eski cami resimleri aklima geldi, hani biraz belli belirsiz olur:



Kartpostal mubarek. Al tablo yap sat (heyt beee!).

Biraz haleli falan HDR nasil olacak bakalim:




Binbir cesit HDR var kardesim. Peki bu nasil:


Bu da ayri birsey oldu. HDR olmadan olmaz mi, ornegin kizil otesi:


Eh iste... En sonunda solarizasyon uygulayip biraz korkunc yapalim:



Bir korku filminin afisi gibi: Atin intikami ve korkunc malikane!

En sonunda Photomatix ile hizlica HDR denedim. Yukaridaki pozun RAW'unu yanlislikla sildigimden bir sonra cektigim pozdan -2, 0 ve +2 EV'lik 3 JPEG yarattim ve Photomatix'e attim:

Kadraj cok farkli ama tonlari gorebiliyorsunuzdur. En kotusu bu oldu nedense.

Photomatix'li versiyon haric hepsini bir kerede gostereyim:




YANI?

Simdi bunlari tabii ki “bakin nasil cekiyorum” diye gostermek icin anlatmadim. Basta da soyledigim gibi ozellikle kotu bir poz sectim. Mesele su:

- En iyi en pahali sistem sizde olsa da eger fotografla yukaridaki kadar oynayacaksaniz verdiginiz paranin cok anlami kalmiyor cunku fotografla inanilmaz oynuyorsunuz. Hatta renkler ve tonlar bazi karelerde o kadar baskin ve etkileyici ki kadraj hatalarini ve keskinlik eksikligini bile affedebiliyorsunuz. Yukaridaki sahneden %100 kesmeler gostereyim:




Simdi yukarida efekt uygulanmis fotograflarda en baba lense veya en pahali DSLR'a gerek var mi? Detaylar zaten gitmis. IPhone benzeri telefonlar neden fotograf icin cok kullaniliyor saniyorsunuz? Normal kosullar altinda bir DSLR ile yarisamayacak IPhone, efektler-tonlama gibi konulara gelince bir anda canavarlasiveriyor cunku daha fotografi cekerken bu efekti verebiliyor ve yukarida gordugunuz gibi detaya-keskinlige falan gerek yok. Cek bitsin.

Internette gorup begendiginiz fotograflarda ekipmandan cok fotografin neyi icerdigine, nasil bir kadraj yapildigina, fotografcinin yeri, ne zaman cekildigi gibi seylere bakin.

- Efektlerin cogunu Nik Software’in HDR Efex Pro ve Color Efex Pro’su ile yaptim. Eski versiyonlarinin orjinallari oldugu icin onlari kullandim. Photomatix de eski 3.2 versiyonu. Alien Skin olur, Artizen HDR olur, OnOne olur, Topaz olur, GIMP olur, Photoshop da olur. Envai cesit program var. Ama bu programlarin bir negatif tarafi var: “Nasil olsa sonra duzeltirim, Nik ne gune duruyor?” diye fotografi bastan savma cekmenize yol acabilirler. Yalan! Sakin bu tuzaga dusmeyin! Sen fotografi adam gibi cek, sonra istedigini yapmak kolay. Cekerken harcayacagin fazladan 10 saniye sonradan dakikalar, belki saatler kazanmana sebep olur. Ayrica bazi hatalarin geri donusu yok (ornegin ciddi el titremesi, yamuk veya eksik kadraj, buyuk odak hatalari vs..)

- RAW cek, eger en iyi kaliteyi istiyorsan. Sonradan ufak tefek hatalari duzeltmek kolay oluyor. En kisa zamanda bir RAW programi kullanmayi ogren. DPP olur, View NX olur, Adobe ACR olur, Lightroom olur, bedava RAW donusturuculer olur. Cambazlik ogrenmene gerek yok, bir iki isik-renk-keskinlik ayari yapmak bile avantaj kazandirir. Illa JPEG dersen RAW-JPEG donusumu yap oyle oyna.


CEKTIGIM YERIN ARKASI


Bu tarihi bina pozunu, Berlin'deki Muzeler Adasi'nin hemen kosesindeki DDR Muzesi'nin cikisinda cektim. Cektigim aci asagidaki gibi:





Hemen arkamda duran muze DDR Muzesi. Bu muzede Dogu Almanya'nin ne kadar hain ve alcak bir ulke oldugu, ne kadar komik ama bir o kadar da acimasiz olduklari falan anlatiliyor. Bati ve Dogu Almanya birlesince dominant teyze pozisyonunda Bati Almanya oldugundan Dogu Almanya'nin "Fasist" duzenini yeni nesillere hatirlatabilmek amaciyla boyle bir muze yapmislar. Muze ilginc, bircok bilgi var. Ben “ufak, 1 saat bile kalmayiz” demistim ama iceride okuyacak cok malzeme olunca 3 saate yakin gezmisiz.

Asagida muzeden bazi alintilar var. Aklinizda olsun, muzenin asil amaci: Fasist Dogu Alman yasayis tarzi ve devlet uygulamalarini kotulemek.




Ornegin yukaridaki gibi "kotu", "tekduze" ve "sıkıcı" evler varmis Dogu Almanya'da, aaa ne ayip... Ayni tip evi ben Turkiye'de 50 defa gormusumdur tahminen. Hatta bazi Alman filmlerinden de hatirliyorum ama o filmlerden burada bahsetmemek lazim tabi haliyle...




Dogu Alman tarzi alisveris cilginligi.

Duvarlardaki yazilar da ilginc:



Ozet ceviri: Beton dosemeli yuksek katli evler Sosyalizm’i simgeliyordu: Standart odalarda standart yasamlar. Cok katli binalarin cogalmasinin sebebi ev sıkıntısıydı, bu yuzden 1955’te “binalarin endustrilestirilmesi” kanunu gikarildi. Beton dosemeler bir fabrikada uretilip kamyonla gerekli yerlere gonderiliyordu. Bu teknoloji zamanla o kadar gelisti ki 11 katli evler 110 gunde bitirilip oturulmaya hazir hale getiriliyordu. Devasa ev projeleri bircok yerde mantar gibi turedi. 1984’te 2 milyonuncu dairenin acilisi yapildi. Bu devasa apartman turu ev kirizini azaltmaya yardim etti ama ayni zamanda bu evler cok cansiz/donuktu (bu tip yapilasmanin insan psikolojisine negatif etkileri 2010 ve 2011'de cok tartisildi ama her zamanki gibi bu fikir de "hizmetin karsisinda duruyorlar" diye sacma bir direnisle karsilasti).

Yorum: TOKI’nin yaptigi evler cok farkli mi? Luks siteleri unutun, normal halk icin yapilanlar da yukarida anlatilanla ayni sanki. Hatta bizdekiler artik daha da yuksek (11 katlilar icin artik "aa ne guzel alcakmis da" deniyor). Ileride bu beton yiginlarindan kurtulmak zor. Ekonomik olarak avantajli (yapan firmalar inanilmaz karlar ediyor) ama bakinca kotu duran bir suru konut projesi doldu ortalik.



Ozet ceviri: Baba, anne, cocuklar – Dogu Almanya’da bile aile temeldi. 20 gibi genc yasta evlenmek yaygindi ve devlet tarafindan daire ve faizsiz kredi gibi ekstralarla destekleniyordu. Her cocukta borclar azaltiliyordu. Dogum yapan kadinlarin hamilelik izni ve sonra islerine geri donme haklari vardi. Cocuklara gun icinde bakildigi icin kadinlarin %90’i calisma sansina sahipti (devletin kresleri varmis demek ki, onu anliyorum). Buna ragmen, kadinin rolu aile icinde ayniydi: Kadin mutfak ve cocuklardan sorumluyken erkek kariyerini dusunuyordu,

Yorum: Simdi yukaridaki paragraf bazilarimiza cennet gibi gelebilir: Yeni evlenen ciftlere ev, faizsiz kredi ve her cocukla odeyecegin kredinin azalmasi, cocuklarin krese gidebilmesi sayesinde her kadini calisma sansinin olmasi, hamilelik izni ve ise geri donme garantisi. Aileye cidden onem verildigini gostermiyor mu bu? Zamanimizda evlilige bu kadar destek veren kac kapitalist ulke kaldi? Tum bunlari yazdiktan sonra ”ama kadin hala mutfak ve cocuklardan sorumluydu” diyor. Turkiye’de simdi kadinlar icin durum nasil?






Ozet ceviri: Dogu Almanya’da kadinlar ve erkekler esitti. Devlet kadinlarin teknik ve kalifiye islerde calismasini tesvik ediyordu. Bircok kadin aksam okullarina gidip egitimlerine devam ediyordu. 11 haftadan buyuk cocuklar icin gunluk bakim garantisi ve diger sosyal imkanlar kadinlarin isini daha da kolaylastiriyordu.
Tum bunlara ragmen, kadinlar hala daha cok egitim ve bakim islerinde calisirken erkekler teknik konularda calisiyordu.
Kadinlar para kazanmasina ragmen evde hala anne olmak zorundaydi (su anda Almanlar annelik yapmiyor demek ki, bundan onu anliyoruz). Lider rolunde calisan kadinlar nadir gorulurdu. Politburo ve GDR’in (Dogu Almanya’daki iktidar partisi) yuksek kademelerinde hic kadin yer almazdi.
Tum duzenlemelere ve kanunlara ragmen Dogu Alman toplumu erkek egemen bir toplumdu.

Yorum: Dogu Alman sistemi kadinlara verilen onem konusunda Turkiye’nin 15-20 adim uzerindeymis diye anliyorum. Devletin bos islerle ugrasmak yerine boyle sosyal sorunlarla ugrasmasi lazim.






Ozet ceviri: 39 gazete, 2 TV kanali (o donemde) ve 4 radyo istasyonuna ragmen tek fikir vardi. GDR (iktidar partisi) medyasi sadece sansurlenmis haberleri verebiliyordu. Yazi isleri mudurleri her carsamba GDR merkez komitesiyle toplanip emirleri aliyorlardi. Politikayla ilgilenmek isteyen vatandaslar Bati Alman televizyonlarini seyrediyorlardi (o donemlerde TV dalgalarini engelleyememisler).

Yorum: Biz henuz tam bu durumda degiliz. Hala bir-iki muhalif gazete-TV var ama sayilari azaliyor. Ayrica dikkat ederseniz artik medyanin buyuk kismi iktidarin hosuna giden seyleri yaziyor. Ornegin bu son 1-2 yilda hic yolsuzluk haberi gordunuz mu? Olanlar da CHP’li belediyelerin basilmasi haberleri. “Bizimkiler yapmaz” diyen kendini kandiriyor. Insanoglu cig sut emmis... ("AKP'yi elestiriyorsan CHP'lisin" diyen dangalaklara not: Hayatim boyunca CHP, AKP, MHP, BDP'ye oy vermedim. Kendimi komunist-sagci-solcu-dinci olarak gormuyorum. Her fikrin guzellikleri var, onlari gormeye calisiyorum. Tavsiyem, siz de oyle yapin)








Ozet ceviri: Halkin gozetlenmesi dev bir ispiyoncular agi ile saglaniyordu. Bu ispiyoncula ya parayla, ya isteyerek ya da zorla Devlet Guvenlik Bakanligi’nin ispiyonculugunu yapiyorlardi. Genelde bu kisiler bir baglilik sozlesmesi imzalardi. 1989 itibariyle 173,000 imzali sozlesme vardi. Arkadaslarini, is arkadaslarini ve komsularini sikayet etmek icin sik sik amirleriyle toplanirlardi. Bircok insan bu isi yapmayi reddetti.

Yorum: Gecen haftalarda birileri Ankara Emniyeti’nin internet adresini kirip ispiyoncular/sikayetciler listesi yayinlamisti. Biraz ona benziyor sanki. O listede yakin arkadasini ispiyonlayan bile varmis diyorlar.




Ozet ceviri: GDR Devlet Guvenlik Bakanligi 1950 Subat’inda kuruldu. Bati istihbarati, yurtici dinleme/gozlem ve her turlu muhalefeti bastirmakla gorevliydi. 40 yil icinde yaklasik 250,000 kisi politik sebeplerden tutuklandi ve bazilari cok uzun sureler cezaevinde kaldi. 1950ler’de bazilari idam edildi. 1989 yilinda bu bakanlikta 93,000 kisi calisiyordu.

Yorum: Turkiye’de Guvenlik Mustesarligi kuruldugunda ilk bu aklima gelmisti. Her tasin altindan videolar/kasetler cikmaya baslayinca fikrimin dogru oldugunu anladim. Su anda sayi 250,000 degil ama henuz sadece 9 yil oldu :)






Ozet ceviri: 1979’dan 1986’ya kadar her yil genc insanlar Blues, rock ve pop muzik dinlemek icin bazi buyuk kiliselerde toplaniyorlardi. Dogu Alman otoriteleri bu “negatif genclik” konserlerini sevmediler ve Guvenlik Bakanligi her yil bu genclerin fotograflarini cekip fisleme yapti. Bu fotograflardan anlasildigi kadariyla fotograflar bir cantanin icine gizlenmis kameralarla cekiliyordu.

Yorum: Bu onceden de vardi, yani simdiki iktidarin getirdigi birsey degil. Yeni olan internette yapilanlari izlemek ve kayit altina almak. Hatta hemen hemen tum devletler bunu yapiyor. Tabi dans edip sarki soyleyen gencleri “anarsik” diye fislemek de ayri bir hastalik.






Silivri’den degil, Berlin’den bir kogus ornegi :) Tuvalet kapagi ahsap, kalite yani...

Fotograflara ve yazilara bakilirsa Turkiye aslinda Dogu Almanya'ya cok benzemiyor mu? Eskiden de oyleymis, simdi de oyle. Tabii ki birebir aynisi degil. Bizim daha buyuk marketlerimiz var, daha cok harciyoruz, artik cok fazla ispiyoncuya gerek yok cunku kameralar ve dinleme sistemleri cok gelisti, parasi olan her vatandas Mercedes-Ferrari alabiliyor (bazisi gemicik bile aliyor), kadinlarin haklari var ama sosyal imkanlar Dogu Almanya’nin yarisi kadar, apartmanlarimiz daha yuksek, uretim yapan fabrika sayisi azalirken ithalat rekor boyutlarda, doktorlarini sevmeyen Saglik Bakani'ndan sonra simdi de Milli Egitim Bakani kendi ogretmenlerine dusman olmus vs.. Yapilan iyi seyler yok mu? Elbette var, ve herkes bunlarin farkinda.

Dogu Almanya fasist bir yonetim. Muhalefete veya diger fikirlere yer yoktu, yani pek cekici bir ulke degil(mis). Ama iyi yanlari yok muymus (ornegin aileye verilen onem gibi)? Yukarida verdigim orneklerin bazilari gercekten cok cekici. Neden Kapitalist devletler ayni zamanda sosyal devlet olamiyor ki? Aaah ah...









2 yorum:

  1. HDR'dan girdik ne olacak memleketin halinden çıktık. Yudum yudum içilen içki masası sohbeti gibi oldu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslinda HDR ile ilgili kapsamli bir yazi yazar miyim diye konuya girmistim, sonra baktim yazacak cok sey var ama benim zamanim yok, 180 derece donup arkamdaki DDR Muzesi'ne gireyim dedim :)

      Sil