TAŞINDIK: http://halkboyleistiyor.com
Bu yazı artık mefta oldu. Yenisi için buraya tıklayın!!!
Ne diyorduk... |
Fotografla ilgili olanlarin baglantilarini tek konuda vereyim dedim, ulasmasi kolay olsun diye. Hepsini okumaniz genel bilgi sahibi olmak icin de faydali, ama ozellikle okumanizi onerdiklerimi kalin yazdim. Ilk yazidan son yaziya dogru kronolojik siraya gore fotografla ilgili butun konular asagida. Arada kontrol etmekte fayda var, her yeni konuyu en asagiya ekleyecegim:
- G11 ile ISO800'de cekilmis fotograflar: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2009/12/g11-iso800-fotograflar.html
- Canon FD f1.4 objektif incelemesi: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/01/canon-f14-fd-objektif.html
- CanonG11 incelemesi: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/01/canon-g11-inceleme.html
- Tokina 11-16mm f2.8 objektif incelemesi: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/02/tokina-at-x-116-if-pro-dx-objektif.html
- Canon 100mm f2.8 L IS Macro ilk izlenimler (o kadar sene oldu hala son izlenimlere gelemedik): http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/02/canon-100mm-f28l-ilk-izlenimler.html
- Kisa G11 ve LX-3 karsilastirmasi: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/03/kramer-kramere-karsi-2-saatlik-g11-ve.html
- Adobe Bridge'de toplu isimlendirme: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/03/adobe-bridgede-fotograflarin-toplu.html
- Canon 24-105mm f4 L IS, Canon 100-400mm f4,5-5,6 L IS, Canon 100mm f2.8 L IS ve Sigma 150mm f2.8 Macro objektiflerin karsilastirmasi:
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/03/bir-elin-nesi-var-iki-elin-sesi-var_24.html
- Canon 50mm f1.2L ve Canon 50mm f1.8 II objektif karsilastirmasi:
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/06/50mm-f12l-ve-50mm-f18-mii-objektif_03.html
- Kisa kisa Linear Burn olayi: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/07/blending-modes-linear-burn.html
- Fuji F200 EXR, S200 EXR ve Canon G11 karsilastirmasi:
Sayfa 3: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/08/fuji-f200exr-incelemesi-canon-g11-ve_7868.html
- Tokina 11-16mm f2.8 objektifin optik kusurlari uzerine kisa kisa: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/09/tokina-11-16nn-optik-kusurlar-uzerine.html
- Canon 5DMarkII ve Nikon D700 inceleme ve karsilastirmasi:
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/11/canon-5dmarkii-nikon-d700-karslastrmas_17.html
Sayfa 3: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/12/canon-5dmarkii-nikon-d700-karslastrmas.html
- Tamron 70-300mm objektifi neden sattim: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/12/canon-5dmarkii-nikon-d700-karslastrmas.html
- Olympus E-PL1 incelemesi:
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/03/olympus-e-pl1-incelemesi-bolum-2.html
- Sony NEX-3, Canon 7D ve 5DMarkII ve Nikon D700 inceleme ve karsilastirmasi:
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/04/sony-nex-3-canon-7d-nikon-d700-5dmarkii.html
- Tamron 17-50mm f2.8 VC Canon 35mm f2.0, Canon 50mm f1.8 II ve Canon 17-40mm f4 L objektiflere karsi: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/05/tamron-17-50-f28-vc-canon-35mm-f20.html
- Canon 600D ve Nikon 5100D arasindaki farklar (su ana kadarki en populer konu oldu): http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/06/canon-600d-ve-nikon-d5100-arasndaki.html
- Nikon renkleri, RAW ve JPEG uzerine (kesinlikle okumanizi oneririm):
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/09/nikon-renkleri-raw-jpeg-uzerine-2.html
- Sony NEX-5N incelemesi:
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/10/sony-nex-5n-incelemesi-sayfa-2.html
- Fotografta histogram nedir (okuyun derim):
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/11/fotografta-histogram-nedir-ne-degildir_21.html
- Gustav Vigeland: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/02/gustav-vigeland.html
- Nikon SB-700 flas incelemesi: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/03/nikon-sb-700-incelemesi.html
- Canon G1X incelemesi:
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/03/canon-g1x-incelemesi-bolum-2.html
- Sayisal makinelerde tonaliteyi arttirmak icin (bence okuyun ve deneyin, hatta uygulayin): http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/03/tonaliteyi-arttirmak-icin.html
- 3-5 HDR denemesi (biraz hukumet elestirisi de var, ama rahatsiz olacaksaniz orayi okumasaniz da olur): http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/03/hdr-ya-da-ddr.html
- D800 almali miyim (aslinda tabii ki almaliyim. Hatta 5DMarkIII de almaliyim. Peki Olympus OM-D? Tabii ki. Ooof of...): http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/03/d800-almali-miyim.html
- Dioptri ayari yapmanin kolay yontemi: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/04/dioptri-ayari.html
- Nikon'da Ozellestirilebilir Fonksiyonlar (diger markalari kullananlar icin da faydali):
Işık Ölçüm Ayarlari: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/04/isik-olcum-metodlari-hangisini.html
Ölçüm ve Pozlama, Zamanlama ve Poz Kilidi: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/04/nikonda-ozellestirilebilir-fonksiyonlar_14.html
Cekim ve Ekran: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/06/nikonda-ozellestirilebilir-fonksiyonlar.html
Basamaklama ve Flaş: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/06/nikonda-ozellestirilebilir-fonksiyonlar_15.html
- Işık Ölçüm Ayarlari: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/04/isik-olcum-metodlari-hangisini.html
- Anı yakalamak icin ilginc bir yontem: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/04/ani-yakalamak-icin-ilginc-bir-yontem.html
- Hangi makineyi alsam? (okumanizi oneririm): http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/04/seninki-kac-megapiksel.html
- Hangi objektifi alsam:
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.no/2012/07/hangi-lensi-alsam-bolum2.html
- Bir fotografin anatomisi 01: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/07/bir-fotografin-anatomisi-01.html
- RAW cekmenin avantaji (tek ornek): http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/07/rawun-gucu-tek-ornek.html
- Aynasiz sistemlere objektif onerileri (kisa yazi): http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/08/bak-aynasizlar-geliyor-selam-veriyor.html
- Fotografa farkli acilardan bakabilmek: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/08/fotografa-farkli-acilardan-bakabilmek.html
- Turkiye'de objektif almanin dayanilmaz sacmaligi: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/08/opulmeye-hazir-misiniz.html
- Fotografta Net Alan Derinligi ve hurafeler: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/08/fotografta-net-alan-derinligi-ve.html
- Dengeli makro: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/08/dengeli-makro-dengesiz-iktidar.html
- Yeni duyurulan urunler: http://halkboyleistiyor.blogspot.no/2012/09/photokinada-birseyler-oluyor.html
- ISO'su daha iyi onu al: http://halkboyleistiyor.blogspot.no/2012/09/iso-performansi-en-iyi-olani-al.html
- Photokina ve simariklik: http://halkboyleistiyor.blogspot.no/2012/09/photokina-ve-simariklik.html
- Inek sagma yontemleri: http://halkboyleistiyor.blogspot.no/2012/09/inek-sagma-yontemleri.html
- 550D ve NEX-5N karsilastirmasi: http://halkboyleistiyor.blogspot.no/2012/10/canon-550d-ve-sony-nex-5n.html
- Yeni Sigma USB istasyonu: http://halkboyleistiyor.blogspot.no/2012/10/yeni-sigma-usb-istasyonu.html
- Fotoşop mu değil mi?: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/10/fotosop-mu-degil-mi.html
NOT: Bazen "politika yapma kardesim" ya da "siyasetle fotografin ne alakasi var ne karistiriyorsun adam gibi yaz" diyenler oluyor :) "Adam gibi yaz" ne demek ki? Siyaset yapmayi, ya da siyasi elestiri yapmayi belli bir zumreye aitmis gibi gostermek cok ciddi bir stratejidir ve Turkiye'de bu strateji basariyla uygulaniyor. Universiteliler protesto yapar, "vay sen bilim yapacagina ders calisacagina git anarşiklik yap! Anan baban seni oraya onun icin mi gonderdi" derler. Ogretmenler-memurlar bazi kosullari protesto ederler, polisten once halkin bir kismi uzerlerine atlar: "Git isini yap teroristlik yapma!". Bazi forum sitelerinde en ufak siyasi yoru-elestiri bile yasaklaniyor, hatta yazar forumdan atilabiliyor.
Peki kardesim, simdi soruyorum: Siyaseti kim yapar? Nereden cikiyor bu adamlar? Siyaseti akıllı insanlar yapmazsa, genclikten itibaren bazi kesimler politikadan uzaklastirilirsa siyaset gordugumuz gibi itin-kopugun-davar cobaninin-vatan haininin-tuccarin elinde kaliyor. Ha, bunlar politikaya girmesin mi? Elbette girsin, ama ne dedim: Sadece bunlarin elinde kaliyor! Sen simdi bu yazdiklarimi sevmeyip konunun altina yorum yapabilecek kapasiteye sahipsen, siyasi yorum da yapabilirsin demektir. Rasim Ozan ve karisini bile buyuk yazar gibi tepeden inme getirdiler oturttular hergun onlari izliyoruz yahu! Bu adamlar kim ki? Neredeydiler daha once, ne yaparlardi? Bir gecede pırtlayıp her gece televizyonlarda bagirip cagirmaya basladilar. Onlar yazar, sen nesin?
Bazen muhendislikle ilgili e-posta gruplarinda muhendisleri de ilgilendiren bir konuda (ornegin emeklilik haklari ya da yasal izinler) politik elestiriler geliyor, diger bazi uyeler de "biz muhendisiz politikaci degiliz" diye elestiriyor, hatta yoneticiye "bunlari yayinlama" diyecek kadar ileri gidiyorlar. Hayir, o arkadas dunyayi degistirecek buluslar ya da muhendislik harikalari uretse gene anlarim da sonucta beton döküp boru dizayni yapiyorsun (ben de muhendisim, amac dalga gecmek degil). Ayrica emeklilik haklari seni insan olarak ilgilendirmiyor mu? Muhendis olunca steril ortamda hicbirseyden etkilenmeden mi yasiyorsun? Doktorlar da ayni, askerler de, memurlar da, işçiler de.
Birileri yazacak, birileri elestirecek ki ilerleme olsun. O "birileri" de herkes aslinda. Yani sen-ben. Universiteli de siyasete girecek, protesto yapacak, memur da, yazar da, muhendis de, doktor da. Herkes. Neden? Cunku politika dedigin meret herkesi ilgilendiriyor, ve akli basinda insanlarin bu ise girmesi gerekli. Ben yazacam, sen yazacan, digeri elestirecek, bir digeri vekillere rica edecek ki bu ulkede birseyler olsun (artik halk arasinda milletvekili pek denmiyor, daha cok "vekil" deniyor. Neden acaba? Artik milletin vekili olmadiklari icin olabilir mi?). Bu kadar tepkisiz toplum olmamiz bana ilginc geliyor.
Tepki ve elestiri olmadan ilerleme olmaz dedim ya. Cok basit ornek: Hukumet son zamanlarda cok ciddi elestiriliyor, hem de her kesimden. Ekonomi konusunda, dış politika konusunda, ayrimcilik konusunda, aşırı Amerikanci olma konusunda vs.. Bir de son zamanlarda hukumetin duyurdugu yeni hizmetlere dikkat edin. Ne zaman elestiri ve hosnutsuzluk orani yukselse ve oy orani azalsa (anketlere gore) yeni bir icraat duyuruyorlar. Olmasi gereken de bu zaten. "Universite harclarini kaldiracaz" sozu durup dururken mi verildi? Subaylar-Astsubaylar o kadar bagirdilar ki (belki de hakli olarak) hukumet harekete gecip birseyler vermek zorunda kaldi. Iste bu yuzden AKP icindeki elestiriler ve farkli fikirler hemen bertaraf ediliyor, eger bunlar biraz daha guclense iktidar gercekten demokratik işler yapmak zorunda kalacak (bu arada kimse de "ya kardesim neden pirlantadan aldiginiz vergi ekmekten az" diye soramiyor).
Cok dogru ama cok fazla soylendigi icin anlamini kaybetmis bir laf var: Herseyin basi egitim. Konu konuyu acacagi icin girmiyim.
Kissadan hisse: Siyaset her yerde yapilir kardesim. Sen daha akilliysan fikrini soyleyeceksin, bana katilmadigin noktada beni de elestireceksin.
Fotoğrafla siyaset birbirlerine elbette zıt şeyler değil. fotoğrafcı, fotoğrafında her türlü eleştiriyi yapabilir fakat sizin yaptığınız fotoğrafcılık değil, fotoğrafla ilgili tecrübelerinizi, teknik bilgileri paylaşmak. Bu aynı müzik dersinde din kültürü ve ahlak bilgisi dersi anlatmaya benziyor. Siyaset (hangi görüş olursa olsun) bana kalırsa burada yaptığınız işi yavanlaştırıyor çünkü yaptığınız iş siyaset üstü. Siyaset yalanlarla - dolanlarla- çıkar ilişkileriyle dolu bir dünya. Görüş farklılığını bir kenara bırakırsak hepsi bu ortak paydada birleşiyor. O nedenle güzel yazılarınızı siyasetle kirletmeyin derim ben. kalın sağlıcakla.
YanıtlaSilBence siyaset her alanda var ve olmalı. Sen siyasete ya da siyasetçiye karışmazsan yarın onun yaptığı rezillikler gelir sana da dokunur. Bak dün zamları protesto edenleri polis yaka paça toplayıp yerlerde sürükleyip karakola götürmüş. Sen-ben ses çıkarmazsak (ki artık ne kadar becerebiliyorsak) bu daha da kötü olacak.
SilSiyaset halkı yönetmek için değil, aslında "halk için" var ama o kadar yozlaştı ki ünvanı profesör olan bakanların bile üslupları ve halkla adeta alay etmeleri beni rahatsız ediyor. Türkiye'de milletvekili ya da bakan olunca "normal halk" gözünüze görünmez oluyor, bir anda "bir üst kademe"ye geçiyorsunuz.
Geçen sene Norveç'teki meşhur bombalama olayından sonra bazı bakanlıkları daha güvenlı hale getirmek adına bazı restorasyon çalışmaları yapılıyor. Bir arkadaşım bu projenin müdürlerinden biri. Bazı bakanların ofisi nerede biliyor musun? Bakanlığın hemen girişinde!! Ve bakanlıklara giriş çıkış serbest. Resmen ayaküstü odaları var! Hiçbirinin 100 koruması yok, isteyen randevu alıp gidip görüşüyor. Kral'ın kızı okula yürüyerek gidiyor. Ama Norveç'te hiçkimse "siyaset yapma işini yap" demiyor.
Gene başka örnek: 2-3 ay önce havaalanındaki güvenlik memurları grev yaptı ve bu tam tatil sezonuna denk geldi. Kimse işten atılmadı. Gene aynı dönemlerde petrol işçileri grev yaptı, zararı tahmin et? 300 milyon$'ın üzerinde!!! Kim işten atıldı? Devlet paşa paşa gidip pazarlık yaptı. Ben birinin gidip "devleti zarara uğratıyorsunuz pis anarşist eşkiyalar sizi PKKlı terörist Yahudi Ermeni soyları" dediğini görmedim.
Hep verdiğim başka örnek: Norveç'te kurtuluş günü çoluk çocuk bandolar eşliğinde yarım gün kutlanıyor. Oslo şehir merkezinde en işlek caddeler kapatılıp bando takımları ve okulların yürüyüşüne ayrılıyor. Kimse çıkıp "biz Kuzey Kore miyiz Çin miyiz?" demiyor. Dünyanın en zengin ve rahat ülkelerinden biri bağımsızlık gününü böyle kutlarken bizim bu günleri kutlamamak için "hastalanan" cumhurbaşkanımız var (günahını mı aldım yoksa?). Şimdi buna tepki vermezsen, yarın çıkıp Kurtuluş Savaşı'nı yapanları gıyabında yargılamaya kadar giderler. Bunlar diğer ülkelerde yaşanan şeyler, "olmaz" deme.
İktidar partisine oy verenlerin bu kadar "eleştirmeme" hastası olması nasıl bir mantıktır? Sen hayatını birleştirdiğin karını/kocanı hergün eleştir (hatta döv) ama iktidara gelince sahiplen. Ulan sen çık protestonu yap vekile mektup yaz ama gene oyunu AKP'ye ver.
çok güzel yazmışsınız ama yinede ben bir kaç şey söylemek istiyorum:
YanıtlaSilYurt dışından örnek vermişsiniz, bende Almanyada bulundum bir süre. Söylediğinizin aksine şunu gördüm; herkes işini yapıyor. Herkes bir katma değer üretiyor. Sonradan alıştım ama ilk kez metroya bindiğimde gördüğüm manzara beni şok etmişti. Bizler son model ( onların ürettikleri) telefonları kullanırken, onlar hala antenli telefonları kullanıyorlardı. metroya sadece halk değil, üst düzey şirket yöneticileri, bürokratlarda biniyordu. İnsanlar bisiklet kullanıyorlardı şehir içinde. Yine metroda çalışıyorlardı, sunum hazırlıyorlardı ve kimse siyasetle uğraşmıyordu. dediğim gibi kendi işini en iyi yapma gayretindeydiler. Seçimden seçime oy veriyorlar (katılımda bizden düşük) sonra yine işlerine bakıyorlardı.
bizde ise öyle mi?
- kahvede akşama kadar bir hükümet yıkılır, bin hükümet çıkarılır.
- haber sitelerinden insanlar bir birleriyle cebelleşirler. Her haberin altında yüzlerce yorum.
- siyasetçiler hep polemik peşinde.
- ev oturmalarında ya siyaset , yada futbol konuşuruz.
- memurlarımız önlerinde bilgisayar varsa anca haber istelerini izler kendilerince siyaset yaparlar.
..
..
uzatmak mümkün. peki kim iş yapıyor, kim çalışıyor bu ülkede. Biz millet olarak iki-üç işi bir arada yapamıyoruz. kararınca çalışma, kararınca gerçek tepkimizi vermiyoruz. Biraz bağırıyoruz- çağırıyoruz sonra unutuyoruz. sonra yine boş siyaset.
Bu ülkede herkes işine baksa, inanın bu ülkenin karşısında duracak bir ülke tanımıyorum dünyada.
Biz siyaset değil, çamur siyaseti yapıyoruz aslında. yani karşı taraf görüşünü yıpratalım da ne olursa olsun. Bunu solcusu da yapıyor, sağcısı da yapıyor. gerçi sağcı solcu kalmadı bana göre, dediğim gibi parti menfaati ortak paydasında birleşti siyasetçler.
Ben bu nedenle dedim. Tepkisiz ama gereğinden fazla siyaset konuşan bir milletiz. Aslında sizinde söylemek isteyipte söylemediğimiz haksızlıklara karşı tepkisizlik.
Türkiyedeki siyasete yön veren görüşlerin hepsi birbirlerine üstünlük sağlama statejisine göre çalıştığı için bizde gereksiz ama bol bol siyaset konuşulmaya devam edilir.
Ya gerçek tepki,
O bizde biraz zor. Şimdi sol görüş gelse, herkes bir bakmışsın solcu oluvermiş. Gazeteler solcu oluvermiş, sonra sağcılar madur durumuna düşüvermişler.
Bizde beraber çalışma, beraber dünya siyaseti oluşturma, Türk milleti olarak ortak payda da çalışma ve mücadele etme kavramı yok. Koalisyonlarda çok güzel gördük bunun örneğini. hatırlarsanız daha işin başında bakanlıkları paylaşıyorlar, bunun için kavga ediyorlar. utanmadan birde icracı bakanlıkları şu aldı, bu aldı mevzuları. bereketsizlik tam buradan başlıyor. tamda işin başında. sonra bu oluşumdan fayda gelir mi ki; gelmedi de. Sonuç ortada.
Bu ülkeye sağcısıda gelse tek başına gelmeli, solcusuda gelse tek başına gelmeli. bizim birlikte millet menfaati için çalışma gibi bir kültürümüz yok. Bu kadar karışık bir ülkede bunuda beklemiyorum zaten.
şimdi soruyorum: Haksız mıyım? Siyasetten nefret etmekte haksız mıyım?
Siyasetten nefret etmemek lazim, ama siyasetciden edebilirsin :)
Sil