23 Ağu 2012

Dengeli makro dengesiz iktidar

TAŞINDIK: http://halkboyleistiyor.com

Şimdi bahsedeceğim konu başlığın sadece ilk yarısıyla ilgili, son yarısını yazmak içimden geldi. Gaziantep'teki vahşi ve köpekçe bombalı saldırı için Antep'e ilk giden iki bakandan biri açılım rezaletinin mimarlarından diğeri de "3-5 Mehmet öldü diye meclis açılır mı?" diyenler olunca iktidara dengesiz demiyim de ne diyim? Bu bahsettiğim ikinci bakanın amcasının oğlu da aynı Mehmetçik tarafından öldürülmüştü, belki oradan garezi var (Google'da "çelik amcaoğlu pkk" diye aratın görün). Açıklama yapan üçüncü bir diğer bakan da Uludere'de vurulan "köylü-kaçakçı"ları şehit ilan etmişti.

Konuyu uzatmıyım, bazılarınız hala farklı düşünüyor biliyorum.

ESKİLER VE YENİLER

Uzun süredir çektiğim fotoğrafların üzerinden gidip gereksizleri silmeye çalışıyorum. Arada bir gecemi ayırıp fotoğraf silmeye çalışırım ama bu sefer iş ciddi çünkü bu kadar çok dosyayı kendi haline bırakırsam içlerinde aradığımı bulmak imkansız olacak. Bu işe iki ay önce ilk giriştiğimde "Foto" klasöründe 31,000 civarı dosya vardı. 311GB toplam dosya boyutu. Bunların bir kısmı RAW bir kısmı JPEG ufak bir kısmı da video. 1 hafta uğraştıktan sonra klasör boyutunu kontrol edeyim dedim, 35,700 dosya ve 353 GB çıktı! Yani dosya sayısı ve boyutu artmış. Aslında bunun sebebi belli: Hazır yapmışken diğer bilgisayarlar, diskler ve kartlardakileri de bir araya toplamaya karar verdim ve böylece sayı ve boyut artmış oldu. Neyse efendim, iki aylık uğraşının sonucu olarak şu anda 29,000 dosya ve 250GB kaldı. Ne kadar çöp çıktığına inanamıyorum. 4 yıl önce "iyi çıkmış" dediğim fotoğrafların bazılarına bugün bakmaya bile dayanamıyorum.

Temizlik zamanı
İlk fotoğraflar 2004 yılına ait, daha öncekileri her nasılsa bulamadım.

Çok meşhur bir fotoğraf ustası zamanında "ayda bir iyi fotoğraf yakalarsam o ay iyi geçti diye düşünürüm" demişti. Bu hesaba göre yaklaşık 100 ay için 100 fotoğrafa inmem lazım! Tamam, büyük usta değiliz, o zaman ayda 10 iyi fotoğraf diyelim, oldu sana 1000 fotoğraf. 1000 tane de eş-dost-aile fotoğrafı olsa 2000 fotoğraf eder. 100 tane hatıra videosu ekle, hadi 3-5 daha koy bu kadar dosyadan 3000 dosyaya inmem gerekiyor. Daha yol uzun yani, belki yeni yıla 3000 pozlamayla girebilirim.

MAKRODA NEYİN DENGESİ HOCAM? ÇİÇEK GÖRDÜN ÇEK GİTSİN İŞTE

"Fotoğrafta Denge" diye bir konu var ve bu konuyla ilgili koca koca (ve pahalı) kitaplar yazılıyor, dolayısıyla burada tüm konuyu anlatmaya imkan yok. İnternetteki kaynaklar (örneğin Basçek'teki bu yazı) başlangıç için fena değil ama ben size adam gibi bir kitap almanızı öneririm. Dandirik ve fotoğrafını rezil edecek bir UV filtreye vereceğin parayı iki kitaba versen ileride bana dua edersin. Michael Freeman ve David Prakel'in kitapları güzel oluyor. Türkiye'de yazılan kitapları çok bilmiyorum, eminim onlarda da çok iyiler vardır. Sabit Kalfagil'in kitaplarını herkes tavsiye eder örneğin.

Bakın sırf insanlar kitap satabilsin diye konuyu kısa kesiyorum haberiniz olsun :)

Robert Capa "Eğer fotoğraflarınız yeteri kadar iyi değilse, çektiğiniz şeye yeteri kadar yaklaşmamışsınız demektir" der. Tabi adam makro hakkında değil gündelik çekimlerden bahsediyor. Eee konuyla ne ilgisi var, ben neden bunu söyledim? Balki aranızdan 1-2 kişi merak eder de "Robert Capa kimdir ne yapar neyin nesidir?" diye merak eder araştırır diye yazdım. Böyle fotoğrafçıları tanımak önemli. Dikkat edin, sizin makinelerinizin büyük kısmı o adamın kullandıklarınızdan daha becerikli.

Tüm fotoğraf dallarında olduğu gibi makro çekimlerinde kompozisyon çok önemli. Keskinlik sonra geliyor. Kompozisyon dengesi, arka plan, renk dengesi vs.. gibi şeyler "keskinlik" denen lanet şeyden daha önemli. "Denge" derken, her fotoğraf illa milimetrik terazide olmalı demek istemiyorum. Hatta bazen dengesiz olmak da işe yarıyor.

Gitti abdest...
Herşeyden önce şunu söylemem lazım:  Bu siteye koyduğum bazı fotoğrafların birkaç yerde kullanıldığını farkettim. Bu çok komik ve can sıkıcı, çünkü 1- Fotoğraflar iyi değil, sen bunları bile çekemiyorsan git köprüden atla 2- Bir haber versen ölür müsün. Bu yüzden hiç yapmadığım birşeyi yapmaya karar verdim ve fotoğrafların üzerine blog sitemin adını koydum.

Makro çekmeyi beceremiyorum. Daha doğrusu istediğim gibi çekemiyorum, ve ayrıca dağ-bayır gezecek çok zamanım olmuyor. "Kadınlar çiçektir" diye hanımı çekeyim desem "aman sil sil" diye tepki gösteriyor :) (her kadın bunu yapar, eşime has birşey değil). Ama aşağıdaki örnekler asıl konuyu anlatmak açısından faydalı diye düşünüyorum.

Bu konuya aşağıdaki fotoğraf yüzünden karar verdim. Haziran 2010'da Sigma 150mm f2.8 makro objektifi denemek için çektiğim 100lerce pozdan biri:

5DMarkII, f13, 1/125, ISO200, Sigma 150mm f2.8 HSM Macro, 580EX flaş
Fotoğrafa bakınca ilk olarak "renkler fena değilmiş" dedim ama arka plandaki çiçek yüzünden fotoğraf biraz sola kayık gibi. Biraz da tonlamayla oynanabilir. 5:4 oranında kesip çiçekleri kadrajın düzgün yerlerine oturtmaya çalıştım:


Olmadı. 3:2 de olmadı, beğenmedim. Böyle yatay kadrajlarda göz genelde bir şekilde denge arıyor. Acaba ters çevirsek?

Saçmalık mı? Neden olmasın? ama sorun çözülmedi, bence hala olmadı. Mesele fotoğrafın ters-yüz olması değil sağ taraftaki boşluk. Peki ne yapalım? Ahanda size bir adilik göstereyim:


Yatay kadrajda aranan denge düşeyde pek aranmaz. Özellikle düşey kadrajda objeleri alt tarafta tutarsanız daha dengeli görünür (ağırlık merkezi altta kaldığı için). Buna karşılık objeleri yukarı alırsanız biraz daha dinamik ve bazen rahatsız edici bir kare elde edersiniz (alt kısımdaki boşluk 'ha düştü ha düşecek' algısı yarattığından):

Sergiye konacak bir fotoğraf değil elbet
Başka bir örnek:


Alien gibi bakan tomurcuklar. Sol-üsttekini kesmişim, keşke onu da alsaymışım çekerken. Neyse, çok rahatsız etmese de sanki kadrajda sol tarafta ağırlık var gibi.

Bu şekilde kesince Alien tomurcuklar üstte toplandı. Arka plandaki dal da aşağı doğru uzanıp kompozisyona yardım ediyor.

Canon 50D, f13, 1/160, ISO200, Sigma 150mm f2.8 HSM Macro + Sigma 1.4x Extender, Canon 580 EX flaş
Yukarıda dengenin net alan derinliği içinde olmayan (yani "bulanık" olan) bir objeyle sağlanmasına örnek var.

 Canon 50D, f9, 1/160, ISO200, Sigma 150mm f2.8 HSM Macro + Sigma 1.4x Extender, Canon 580 EX flaş 
Benzer bir kadraj. Arkadaki çiçeği özellikle yarım bıraktım ki hafif bir belirsizlik olsun. Tonlama daha canlı olabilirmiş, ben bu halini daha çok beğendim. Çiçeği daha saf gösteriyor ve fotoğrafın yumuşak bir havası var. Parlak ve agresif doygun renkler fotoğrafa agresif bir hava katar.

Aslında her fotoğrafta denge aranmaz. Peki hangilerinde? Genel olarak denge, birden fazla obje olan fotoğraflarda aranır. Tek bir objenin olduğu karelerde biraz daha özgür yerleşim yapabilirsiniz:

Canon 50D, f4, 1/250, ISO100, Sigma 150mm f2.8 HSM Macro + Sigma 1.4x Extender, tepe flaşı
Bu yerleşim nasıl? Fena değil ama çiçeğin tam sol-üst köşeyi göstermesini tercih ederdim. 5:4 yerine 1:1 belki daha iyi olurdu.


Merkezin hafif dışına yerleştirme. Makroda her zaman çalışmıyor ama buna rağmen kadrajda tek obje olduğu için rahatsız etmiyor. 

1:1 kesme oranı. Çiçeği kesip bir masanın üzerinde çekseydim 1:1 karenin ta mortasına oturtabilirdim (alt tarafı kesmeden). 
 Canon 450D, f8, 1/125, ISO100, Sigma 150mm f2.8 HSM Macro, tepe flaşı 
Yukarıdaki çiçeği tepe flaşı ile çektim. Tepe flaşı bazen ilginç efektler yaratabiliyor. Çiçeğin arka planı tamamen kararmış. Photoshop'ta çok uğraşmama gerek kalmadı, 3-5 kontrast parlaklık falan gibi basit ayar yetti. Herneyse, bu fotoğraf gözü denge açısından rahatsız etmiyor. Siyah arka plan ve beyaz obje ile de ilginç bir karşıtlık (kontrast) kurulmuş.

ARKA PLANIN ÖNEMİ, SADELİK VS..

"Arka plan" deyince "ne ne?" diye tepki veren "POROFESYÖNEL" fotoğrafçıla gördüm. Aslında ismi insanı yanıltıyor: ARKA. Ulan tamam "ARKA" ama sonuçta senin karende değil mi? Yani ön ya da arka, sonuçta senin kadrajına giren herşey önemli olmalı.

Hiç anlamsız bir yaprak çekimi. Yaprağın neresi güzel olabilir ki? Örneğin bir gül olsa ne güzel olur de mi:

Bakın bir gül. Pardon birkaç gül. Hatta biraz yaprak, ön planda bile bir yaprak kalmış. Sağda başka bir çiçek. Arka planın ne olduğu belli değil. Karmakarışık yani. Bu karenin genel keskinliği de tek yapraklı pozdan daha iyi. Şimdi hangisi güzel? Bir yukarıdaki dandirik tek yaprak mı yoksa bu gül pozu mu? Makroda çoğu zaman sadelik kazanıyor.

 Canon 5DMarkII, f6.3, 1/200, ISO250, Canon 24-105mm f4 L IS, 270EX flaş 
Tam makro çekimi olmasa da bağlantılı bir çekim. Renk dengesi var (aşağıda ne olduğundan bahsettim), ama fotoğrafın geneli pek olmamış gibi. Aslında olmuş gibi de. Arka plan rahatsız edici, çiçeğin kendi güzel. O zaman makro objektifim yoktu (çok fakirdik biz, yırtık kramponlarımı eve götüremez kömürlükte saklardım. Şimdi hamdolsun çocuklar gemicikler yaptı). Yanımda makro objektifim olsaydı o çiçeği yakından alırdım.

 Canon 50D, f13, 1/160, ISO200, Sigma 150mm f2.8 HSM Macro + Sigma 1.4x Extender, Canon 580 EX flaş
1:1 kareye diyagonal yerleşim. Bazen işe yarıyor.

 Canon 50D, f13, 1/200, ISO200, Sigma 150mm f2.8 HSM Macro + Sigma 1.4x Extender, tepe flaşı
Gene 1:1'e yakın bir kadrajda diyagonal yerleşim. Bu tip yerleşimler biraz tehlikeli. Objenin ilgi çekici olması lazım yoksa 2 kare sonra artık sıkıcı olmaya başlıyor.


 Canon 450D, f11, 1/160, ISO100, Sigma 150mm f2.8 HSM Macro, tepe flaşı
Yukarıdaki şey botumun bağı. Gene tepe flaşı ile arka plan karartılmış. Çok sade. Ayakkabı reklamı bile olur :)

 5DMarkII, f16, 1/125, ISO200, Sigma 150mm f2.8 HSM Macro, 580EX flaş 
Kim demiş makro çekimler renkli olmak zorunda diye? Önemli olan şekil ve desenlerse rengin önemi azalıyor. Siyah beyaz fotoğrafın bir avantajı daha var: Yeşil her zaman çekici olmuyor, özellikle ışık kötüyse. Böyle durumlarda renkten çok şekil ve dokulara dikkati çekmek daha iyi. Örneğin:

Canon 50D, f13, 1/160, ISO200, Sigma 150mm f2.8 HSM Macro + Sigma 1.4x Extender, Canon 580 EX flaş
JPEG sıkıştırmasından dolayı arka planda bozulmalar olmuş, orjinalinde o pütürler yoktu.

YAKLAŞ YAKLAŞ BİŞİY DİYCEM

Yazının en başlarında Robert Capa'dan bahsetmiştim. Ne diyordu adam? "Eğer fotoğraflarınız yeteri kadar iyi değilse, çektiğiniz şeye yeteri kadar yaklaşmamışsınız demektir". Bob amca bunu makro için söylememiş ama aslında makroda da geçerli. Elinde makro objektifi yok mu? E yaklaşsana?

Yaprağın üzerindeki bu şeyi (kıvrılmış ufak bir böcük) görünce çekesim geldi. Ama sonradan çektiğimi beğenmedim çünkü asıl ön plana çıkarmak istediğim o kırmızı şey tam vurgulanmamış. Bir-iki kesme deneyerek şuna karar verdim:
Elim değmişken tonlara da biraz dokundum. Sağ alttaki gölgeyi biraz daha kararttım ki ilgi daha çok sol üstte olsun. Yalnız aşırı karartmışım, sonradan farkettim ama dokunmadım. Asıl mesele şu: Obje ilk versiyona göre daha çok vurgulanmış ve daha belirgin. Ayrıca kadrajdaki büyüklüğü daha fazla. Bob amca haklıymış yani.

 Canon 50D, f6.3, 1/250, ISO400, Sigma 150mm f2.8 HSM Macro + Sigma 1.4x Extender, tepe flaşı 
Yakından başka bir çekim. Aslında 50D ile ne güzel makrolar yakalamışım, o kadar da kötü değilmiş meret. Neyse, konuya dönersek, yukarıdaki kare çok sade değil mi? Papatyaya benzeyen bir çiçeğin çok yakından hali. Kadrajın üst tarafı yaprakları. Yay şeklini ön plana çıkarmak için 16:9 oran kullandım.

 Canon 5DMarkII, f4.5, 1/500, ISO200, Canon 100mm f2.8 L IS, flaş yok, +1 pozlama telafisi
Yukarıdaki poza bakın. Renkler iyi, asıl objeler doğru yerde, arka plan daha iyi olabilirmiş ama gene de kötü değil. Buna rağmen hala bana "uzak" geliyor. Birşeyler daha yakın olmalıydı sanki. Örneğin bu:

Daha yakın, daha candan, daha sıcak. Biraz titretmişim sanki, ama gene de fena değil. Daha net olanları vardı, aradım aradım bulamadım. Bununla idare edin.

 Canon 50D, f13, 1/160, ISO400, Sigma 150mm f2.8 HSM Macro + Sigma 1.4x Extender, 580EX flaş
Süper sade, yumuşak renkler, ilginç bir obje. Arka plan fotoğrafı güzelleştirmiş. Arkadaki renkler çiçeğin kendi yaprakları (Bu pozu A3'e basıp ofisime asmıştım). Peki bunun yaklaşmayla ne ilgisi var?

Çiçeğin kendisi bu, tamamı değil tabi. Güzel olmasına rağmen bir önceki kare kadar etkileyici değil. İşte bu yüzden "YAKLAŞIN" diyorum.

Bu konuyla ilgili son örnek:
Gnelde yapılan hatalardan biri. "Çiçek var çekeyim". Çek tabi, ama... Bu ne lan? Çiçek... Eeee? Yaklaş bakıyım az daha:

 5DMarkII, f18, 1/125, ISO200, Sigma 150mm f2.8 HSM Macro, 580EX flaş 
Dikkat ederseniz karenin içine çiçeği sığdırmadım, onun yerine çiçeğin içine kareyi sığdırdım. Çiçek bütün kadrajı kaplıyor. Bu yüzden böcek altın oran kanununa göre durmuyor ama bence 1/3 kuralından feragat etmeye değer.


Yukarıdakilerden hangisini tercih edersiniz? İlk karede yok yok maşallah. İkincisi daha temiz ve sade.

RENK UYUMU, TAMAMLAYICI RENKLER

Fotoğrafta renk uyumu diye bir konu var. Buna göre yelpazenin karşılıklı renkleri insan beyninde daha uyumlu ve hoş duruyor. Bu anlamsız ve bozuk cümleyi şöyle açıklayayım:

Yukarıdaki dairelerin karşılıklı renkleri birbirini "tamamlayan" renkler oluyor. Birkaç kitapta farklı daireler gösteriliyor, ben bulduklarımı koydum. Bence ikinci daire daha gerçekçi. Örneğin bir fotoğrafta yeşil ve kırmızı, yeşil ve maviden daha hoş görünür. Sadece makroda değil, genel anlamda. Yalan değil, bilimsel kanıtı var. Valla bak. İsviçreli başıboş bilim adamları bulmuş...

Bu fotoğrafa bir daha bakalım. Çok beğenmesem de renkler göze hoş geliyor. Sebebi kırmızı ve yeşilin birbirini tamamlaması. Aşağıdaki de aynı şekilde:

 Canon 5DMarkII, f4, 1/400, ISO200, Canon 100mm f2.8 L IS, flaş yok, +0.3 pozlama telafisi 
Turuncu-yeşil uyumu.

SONUÇ

- Sade iyidir, güzeldir.
- Denge de iyidir hoştur.
- Ön-Arka plan çok önemli.
- Neyi ön plana çıkarmak istediğine karar ver, ona göre kadraj yap.
- Yaklaş.
- Renklerin birbirini tamamlamasına dikkat.



14 Ağu 2012

Fotografta Net Alan Derinligi ve hurafeler

TAŞINDIK: http://halkboyleistiyor.com


-----------------------------------
Halk arasinda ilginc bir hikaye anlatilir: Bir askeri birlige yeni gelen yuzbasi, tepenin ustude bombos duran bir sandalyenin basinda nobet tutan bir asker gorur. Pek ilgilenmez, ama sonraki gun de ayni yerde bir asker nobet tutmaktadir. Biraz dikkat eder ve birkac gun izler. Her nobet degisiminde muntazam olarak o sandalyenin basina nobetci asker gelir, ama o sandalyeye bir Allah'in kulu gelip oturmaz. Tepenin basinda oylesine duran bos bir sandalye ve basinda bir nobetci asker! Konuyu biraz arastirdiginda gorur ki zamaninda o sandalye boyanmis, oranin komutani da basina asker dikmis ki boyali yere kimse oturmasin diye. Sonra komutan emrini geri almamis, baska yere tayini cikmis, ve boylece o nobet emrinin sebebi unutulmus. Yillardir o sandalyenin basina nobetci dikerlermis.

Bu hikaye ne kadar dogrudur bilinmez, ama anlattigi konu cok onemli. Sorgulamamak ve bir bilgiyi oldugu gibi dogru kabul etmek toplumlarin en buyuk belalarindan biri. Gecen sene elemanin biri Wikipedia'da denemek icin bir unlunun uyduruk bir biyografisini yaziyor. Ayni uyduruk biyografi meshur bir gazetede aynen yayinlaninca buyuk olay olmustu. Gazete hic kontrol etmeden Wikipedia'dan almis yayinlamis.

Zamaninda MBA yaparken (Omer Dincer'den ders almisligim var ama utancimdan pek ortalikta soylemiyorum) sirket kurallarinin nasil olustuguna dair guzel bir arastirma okumustum: Bir odaya bir maymun konur. Tepeden bir muz sarkiyordur. Maymun muza elini uzattiginda bir hortumla maymuna basincli soguk su tutulur ve maymun kacar. Bir sure sonra maymun tekrar muzu almak icin hamle yapar, gene ayni sekilde basincli soguk suyla puskurtulur. Birkac sefer sonra maymun artik o muza dokunamayacagini ogrenir. Sonra odaya ikinci bir maymun konur. Bu maymun da muza elini uzatiginda bu sefer basincli soguk su ikisine de puskurtulur. Birkac denemeden sonra ikinci maymun da ayni sekilde muza dokunmamayi ogrenir. Sonra odaya ucuncu maymun gelir. Bu  sefer 3'u de ayni sekilde soguk suyu yer. Odaya dorduncu maymun alinir. Bu maymun tam muza elini uzatacakken diger 3 maymun dorduncunun uzerine atlarlar ve onu doverler, cunku sonucta soguk basincli su tehlikesi vardir. Odaya besinci maymun girer, muzu almak istediginde bu sefer tum 4 maymun besinciyi dover. Artik odaya alinan her maymun dayak yemektedir, hem de soguk basincli su olmamasina ragmen. Bir sure sonra ilk 3 maymun odadan cikarilir, buna ragmen odaya her alinan maymun muzu almak isteyince dayak yemektedir. Ve bunun sebebini hicbir maymun bilmez.

Iste sirket kurallarinin buyuk kismi boyle olusur. "Aman sus, soru sorma, sana ne?, bu yillardir boyle, bak biz de boyleyiz"...

Fotografta da durum ayni. 50 yil, hatta daha eskiden "kural" diye soylenen seyler hala bircok kisi tarafindan "dogru" olarak kabul ediliyor. Halbuki bunlarin neredeyse tamami denenip dogrulanabilecek seyler. Atom fizigiyle ugrasmiyorsun ki? Iki deneme yap bak bakalim dogru mu degil mi.

HOCAM NEDIR BU SEVMEDIGIN KURALLAR, BIR TANE ORNEK VER BAKIYIM

Veririz alimallah. Cok onerilmesine ragmen DSLRlarda yanlis olan bir ornegi daha once vermistim, simdi baska bir tane daha vereyim:

Net Alan Derinligi (NAD) diye bir konu var. Adi uzerinde. Aslinda tam uzerinde degil. Sozle anlatmak yerine asagidaki sekle bakin:

Basit degil mi? NAD icinde kalan butun bolgeler net, kalan bolgeler bulanik cikacak. Aslinda NAD, "Kabul edilebilir netlikte olan alan" demek. Yani NAD icinde objeden uzaklastikca netlik azalir bulaniklik artar, NAD'in tam sınırında artik netlik "kabul edilemeyecek kadar" bozulur.

Ön taraftaki NAD ile arka taraftaki NAD'i hesaplayabilmek onemli oluyor. Ornegin "15 metre ile 50 metre arasindaki hersey odak icinde olsun" isterseniz odak yapacaginiz mesafeyi bilmek istersiniz.

EFSANE

Bazi internet sitelerinde ve hatta bazi fotograf kurslarinda genel gecer olarak "1/3 - 2/3 kurali" diye birsey anlatilir. Buna gore her diyafram ve odak degerinde ondeki NAD arkadaki NAD'in kabaca yarisi olur. Yani on taraftaki NAD 1 metre ise objenin arkasindaki NAD 2 metre olur. Bunu da surekli "yaklasik bu kadardir" diye anlatirlar. Yani "farkli olabilir ama yaklasik olarak 1:2 alabilirsiniz".

Peki gercek boyle mi? "Yaklasik" ne demektir? Ne kadar yaklasik?

Simdi bu "kural"a bakalim. Diyor ki "Ön NAD / Arka NAD = 1/2 = 0,5". Tabi bu "yaklasik" deger. Yaklasik ne demektir acaba dusunelim. Ben 0,4-0,6 arasi degerleri "yaklasik" olarak kabul edeyim.

http://www.dofmaster.com/dofjs.html sitesinde bu degerlerin hepsini hesaplayabiliyorsunuz. "Hiperfokal mesafe" kavramini sevmesem de ön/arka orani vermesi acisindan bu site cok rahat kullanilabilir. Iste bu siteyi kullanip 14mm-200mm arasinda f2.8-f5.6-f11 diyaframlarini kullanip farkli odaklama mesafelerindeki ön NAD ve arka NAD degerlerini buldum, bunlari birbirine oranladim. Sonucta 114 adet veri elde ettim. Nasil yaptigimin aciklamasi asagida:

"Yakin limit" ve "Uzak limit" degerlerini yukarida bahsettigim siteden aldim. 50mm f2.8 20 metre ornegini alirsak, (20-14)/(35-20) = 0,400 yapar. Ön NAD 6 metre arka NAD 15 metre. Kolay, degil mi? 99999999 rakamini sonsuz yerine kullandim, yani o ayarlarda arka NAD sonsuza gidiyor. Denemesi bedava.

35mm odakli objektifte, f2.8'de 10 metreye odaklayinca ortaya cikan NAD degerleri. Bir ustteki tablodan kontrol edin. Bu sekil DOFmaster sitesinden alinmistir, sadece yazilari Turkce'ye cevirdim.
Buradan bile 0,4-0,6 degerinin ne kadar az oldugunu gorebilirsiniz, ama ben size kolaylik olsun diye olayi grafige doktum:

Dofmaster sitesinin hesaplarina gore olusturulmus grafikler. Grafiklerde 3-5 ufak hata olabilir, ama genel olarak dogrudur. Pek zamanim olmadigindan hizlica hazirladim.
Tekrar hatirlatayim, soylenen sey "yaklasik olarak ön NAD ve arka NAD oranini 1:2 alabilirsiniz". Peki grafikler, yani gercek degerler ne soyluyor? Ben grafiklerde okudugumu soyliyim: Objeye olan mesafe arttikca bahsedilen oran azaliyor, bir noktadan sonra sifir oluyor (cunku arka NAD sonsuza gidiyor). Peki 1:2 orane ne zaman yakalaniyor? Cekinmeyin, bakin bakin, grafikler yukarida duruyor. 1:2 oranini ne kadar sıklıkta goruyorsunuz?

Peki bu "1:2" kurali hic bir zaman dogru degil mi? Eger hiperfokal mesafenin 1/3'une odak yaparsaniz dogru. Ama diger her kosulda 1:2 kurali hikaye.

Fotografcilarin bir kismi yukarida bahsettigim maymunlara benzemiyor mu? Boyle kurallara itiraz ettiginizde isin aslini bilmeden "vay sen ne bilirsin sen kimsin" demeye basliyorlar.

Not: Ben size baska bir kural soyliyim, ama bu neredeyse tamamen dogru: Portre ve makro cekimlerinde (ön NAD / arka NAD) oranini 1:1 alabilirsiniz. 50mm f2.8'in 3 ve 5 metrelerine, 85mm f2.8 ve 135mm f2.8'in 3-5-10 metre degerlerine dikkat edin, neredeyse hepsi 1'e cok yakinlar. 200mm f2.8 zaten 60 metreye kadar 1'e cok yakin gidiyor.

Iste bu yuzden televizyon ya da gazetelerde gordugunuz/okudugunuz haberlere hemen inanmayin. Mutlaka 3-5 ayri gazetede ya da televizyonda ayni haberi okuyun ya da dinleyin. Medya artik iyice zincirini kopardigi icin haber amacli degil halki yonlendirme amacli yayin yapiyor.

13 Ağu 2012

Lanetli bulut

Amsterdam'a giderken Oslo'nun 3-5 fotografini cekeyim dedim, asagidakini gordum:


Lanetli bulut... Bu nasil birseydir? Deniz canavari gibi. Sehrin sadece bir bolumunu kaplamis. Bazen boyle ilgincllikler goruyorum ama bu biraz korkunc gibi. Kenarlarinda anaforlar olusmus.
Bu arada Nex-5n + 16mm f2.8 ucaktan cekimler icin super bir kombo. Nedense 28mm biraz dar kaliyor, 24mm pencereden genis aci gerektiginde cuk oturuyor. Ucakta artik Canon G1X yerine Nex tercih ediyorum. Telefoto gerektiginde de 16mm ile cekip kesme aliyorum. Ucagin cami fotografi igrenc bir hale getirdiginden telefotoda cok detay alamiyorsun zaten.

7 Ağu 2012

Site istatistikleri

Sitenin istatistiklerine baktim, ilginc seyler var:

"Son ay", sadece son ay icindeki istatistik. "Toplam", baslangictan bugune kadar olani (daha dogrusu dune kadar).

Son ay icinde Amerika'dan bayagi okuyucu gelmis. Gecen aylarda Gmail hesabimi kiran IPlerin Amerika'dan oldugunu dusununce cok korkutucu geliyor bana :) Olum arada biraz siyaset karistiriyorum diye ugrasmayin lan, cok masum bir blog burasi :)

Tarayicilar konusunda uzuldum. Chrome'un artacagi barizdi ama Firefox kullanimi cok dusmus. Bir ara IE azalirken FF hafiften artiyordu, ama demek ki son donemlerde FF kullanicilarinin bir kismi Chrome'a gecmis. Bir suredir Opera kullaniyorum, Chrome'u tamamen biraktim artik. FF ve IE'yi mecbur kalirsam kullaniyorum.

Isletim sistemlerinde IOS'un yukselisi var. MacOS biraz dusuk bu ay, ama en buyuk bomba NT 6.1 :) Aslinda iki farkli NT sistemi vardi ben bunun altinda topladim. Bazi arkadaslar sunucudan falan mi baglaniyor acaba :) NT 3.0 ciktiginda "kendisinden baska programin calismasina izin vermeyen sistem" diye dalga geciyorlardi, o aklima geldi.

6 Ağu 2012

Fotografla ilgili yazilara baglantilar


TAŞINDIK: http://halkboyleistiyor.com

Bu yazı artık mefta oldu. Yenisi için buraya tıklayın!!!

Ne diyorduk...

Fotografla ilgili olanlarin baglantilarini tek konuda vereyim dedim, ulasmasi kolay olsun diye. Hepsini okumaniz genel bilgi sahibi olmak icin de faydali, ama ozellikle okumanizi onerdiklerimi kalin yazdim. Ilk yazidan son yaziya dogru kronolojik siraya gore fotografla ilgili butun konular asagida. Arada kontrol etmekte fayda var, her yeni konuyu en asagiya ekleyecegim:

Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/03/bir-elin-nesi-var-iki-elin-sesi-var.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/03/bir-elin-nesi-var-iki-elin-sesi-var_24.html
  • Canon 50mm f1.2L ve Canon 50mm f1.8 II objektif karsilastirmasi:
Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/06/50mm-f12l-ve-50mm-f18-mii-objektif.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/06/50mm-f12l-ve-50mm-f18-mii-objektif_03.html
Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/08/fuji-f200exr-incelemesi-canon-g11-ve.html
Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/11/canon-5dmarkii-nikon-d700-karslastrmas.html

Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/11/canon-5dmarkii-nikon-d700-karslastrmas_17.html
Sayfa 3: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2010/12/canon-5dmarkii-nikon-d700-karslastrmas.html
Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/03/olympus-e-pl1-incelemesi.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/03/olympus-e-pl1-incelemesi-bolum-2.html
  • Sony NEX-3, Canon 7D ve 5DMarkII ve Nikon D700 inceleme ve karsilastirmasi:
Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/04/sony-nex-3-canon-7d-nikon-d700-5dmarkii_16.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/04/sony-nex-3-canon-7d-nikon-d700-5dmarkii.html
Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/09/nikon-renkleri-raw-ve-jpeg-uzerine-1.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/09/nikon-renkleri-raw-jpeg-uzerine-2.html
  • Sony NEX-5N incelemesi:
Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/10/sony-nex-5n-incelemesi-sayfa-1.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/10/sony-nex-5n-incelemesi-sayfa-2.html
  • Fotografta histogram nedir (okuyun derim):
Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/11/fotografta-histogram-nedir-ne-degildir.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2011/11/fotografta-histogram-nedir-ne-degildir_21.html
Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/03/canon-g1x-incelemesi.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/03/canon-g1x-incelemesi-bolum-2.html
Otomatik Odaklama (AF) ayarlari: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/04/nikonda-ozellestirilebilir-fonksiyonlar.html
Işık Ölçüm Ayarlari: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/04/isik-olcum-metodlari-hangisini.html
 Ölçüm ve Pozlama, Zamanlama ve Poz Kilidi: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/04/nikonda-ozellestirilebilir-fonksiyonlar_14.html
Cekim ve Ekran: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/06/nikonda-ozellestirilebilir-fonksiyonlar.html
Basamaklama ve Flaş: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/06/nikonda-ozellestirilebilir-fonksiyonlar_15.html
Sayfa 1: http://halkboyleistiyor.blogspot.com/2012/06/hangi-lensi-alsam.html
Sayfa 2: http://halkboyleistiyor.blogspot.no/2012/07/hangi-lensi-alsam-bolum2.html

NOT: Bazen "politika yapma kardesim" ya da "siyasetle fotografin ne alakasi var ne karistiriyorsun adam gibi yaz" diyenler oluyor :) "Adam gibi yaz" ne demek ki? Siyaset yapmayi, ya da siyasi elestiri yapmayi belli bir zumreye aitmis gibi gostermek cok ciddi bir stratejidir ve Turkiye'de bu strateji basariyla uygulaniyor. Universiteliler protesto yapar, "vay sen bilim yapacagina ders calisacagina git anarşiklik yap! Anan baban seni oraya onun icin mi gonderdi" derler. Ogretmenler-memurlar bazi kosullari protesto ederler, polisten once halkin bir kismi uzerlerine atlar: "Git isini yap teroristlik yapma!". Bazi forum sitelerinde en ufak siyasi yoru-elestiri bile yasaklaniyor, hatta yazar forumdan atilabiliyor.
Peki kardesim, simdi soruyorum: Siyaseti kim yapar? Nereden cikiyor bu adamlar? Siyaseti akıllı insanlar yapmazsa, genclikten itibaren bazi kesimler politikadan uzaklastirilirsa siyaset gordugumuz gibi itin-kopugun-davar cobaninin-vatan haininin-tuccarin elinde kaliyor. Ha, bunlar politikaya girmesin mi? Elbette girsin, ama ne dedim: Sadece bunlarin elinde kaliyor! Sen simdi bu yazdiklarimi sevmeyip konunun altina yorum yapabilecek kapasiteye sahipsen, siyasi yorum da yapabilirsin demektir. Rasim Ozan ve karisini bile buyuk yazar gibi tepeden inme getirdiler oturttular hergun onlari izliyoruz yahu! Bu adamlar kim ki? Neredeydiler daha once, ne yaparlardi? Bir gecede pırtlayıp her gece televizyonlarda bagirip cagirmaya basladilar. Onlar yazar, sen nesin?
Bazen muhendislikle ilgili e-posta gruplarinda muhendisleri de ilgilendiren bir konuda (ornegin emeklilik haklari ya da yasal izinler) politik elestiriler geliyor, diger bazi uyeler de "biz muhendisiz politikaci degiliz" diye elestiriyor, hatta yoneticiye "bunlari yayinlama" diyecek kadar ileri gidiyorlar. Hayir, o arkadas dunyayi degistirecek buluslar ya da muhendislik harikalari uretse gene anlarim da sonucta beton döküp boru dizayni yapiyorsun (ben de muhendisim, amac dalga gecmek degil). Ayrica emeklilik haklari seni insan olarak ilgilendirmiyor mu? Muhendis olunca steril ortamda hicbirseyden etkilenmeden mi yasiyorsun? Doktorlar da ayni, askerler de, memurlar da, işçiler de.
Birileri yazacak, birileri elestirecek ki ilerleme olsun. O "birileri" de herkes aslinda. Yani sen-ben. Universiteli de siyasete girecek, protesto yapacak, memur da, yazar da, muhendis de, doktor da. Herkes. Neden? Cunku politika dedigin meret herkesi ilgilendiriyor, ve akli basinda insanlarin bu ise girmesi gerekli. Ben yazacam, sen yazacan, digeri elestirecek, bir digeri vekillere rica edecek ki bu ulkede birseyler olsun (artik halk arasinda milletvekili pek denmiyor, daha cok "vekil" deniyor. Neden acaba? Artik milletin vekili olmadiklari icin olabilir mi?). Bu kadar tepkisiz toplum olmamiz bana ilginc geliyor.
Tepki ve elestiri olmadan ilerleme olmaz dedim ya. Cok basit ornek: Hukumet son zamanlarda cok ciddi elestiriliyor, hem de her kesimden. Ekonomi konusunda, dış politika konusunda, ayrimcilik konusunda, aşırı Amerikanci olma konusunda vs.. Bir de son zamanlarda hukumetin duyurdugu yeni hizmetlere dikkat edin. Ne zaman elestiri ve hosnutsuzluk orani yukselse ve oy orani azalsa (anketlere gore) yeni bir icraat duyuruyorlar. Olmasi gereken de bu zaten. "Universite harclarini kaldiracaz" sozu durup dururken mi verildi? Subaylar-Astsubaylar o kadar bagirdilar ki (belki de hakli olarak) hukumet harekete gecip birseyler vermek zorunda kaldi. Iste bu yuzden AKP icindeki elestiriler ve farkli fikirler hemen bertaraf ediliyor, eger bunlar biraz daha guclense iktidar gercekten demokratik işler yapmak zorunda kalacak (bu arada kimse de "ya kardesim neden pirlantadan aldiginiz vergi ekmekten az" diye soramiyor).
Cok dogru ama cok fazla soylendigi icin anlamini kaybetmis bir laf var: Herseyin basi egitim. Konu konuyu acacagi icin girmiyim.
Kissadan hisse: Siyaset her yerde yapilir kardesim. Sen daha akilliysan fikrini soyleyeceksin, bana katilmadigin noktada beni de elestireceksin.

Opulmeye hazir misiniz?

TAŞINDIK: http://halkboyleistiyor.com

Pek Turkiye'deki sanal alisveris sitelerine bakmiyorum. Bazen cok uygun urunler olsa da genelde fahis fiyatlar kafami bozuyor. Sans eseri asagidaki ilana denk geldim. Gercekten opulmek istiyorsaniz, sizi onden alalim:


Bu objektif bir aralar 1200$ civarindaydi diye hatirliyorum, simdi baktigimda ciddi pahali olmus (ya da ben eski fiyatini yanlis hatirliyorum). Amazon.de sitesinde 1599 Avro, Amazon.com'da 1843$. 1600 Avro desen, Avro/TL oranini da 2.3 alsan 3680 TL yapar. Simdi vizeye basvursan, vize cikinca ucaga atlayip bir gece Almanya'da kalip bu aleti alip Turkiye'ye donsen sana maliyeti ne olur? Ha, bir de gumrukte vergi iadesi de alacaksin, onu da fiyattan dusmen lazim.

5500 TL yapti mi?

Ne demistim? Opulmeye hazir misiniz?

3 Ağu 2012

Fotografa farkli acilardan bakabilmek ve Belirsizlik


Yukaridaki fotograftan ne anladiniz? Ilk baktiginizda ne dusundunuz? Biraz daha bakin. Birkac detaya dikkat edince ne oldugu ortaya cikiyor.

Hala bulamadiniz mi?

Santiyenin yemekhanesini temizlemek icin sandalyeleri ters cevirmislerdi, ben de bir poz cekip fotografi ters cevirdim :) Farkli sekillerde kesip farkli algilar da yaratabilirdim, yukaridakini tercih ettim.

Fotograflari iki kategoriye ayiriyorum: Ilk bakista "vay" dedirtenler ve uzerinde biraz dusununce "vay vaaaaay" dedirtenler. Ikinci grup daha etkileyici oluyor, ama yapmasi kolay degil. Ben hala istedigim gibi cekemiyorum.

Asagidakine bakin:


Bunun ne oldugu az cok belli olsa da, gene de kafalarda soru isareti yaratiyor. Ornegin neresi burasi? Çatı kirişi nereye kadar uzaniyor? Ne tur bir yapi bu? Ne ile cektigimi hatirlamiyorum. 1280x1024 boyutlari var. Charles De Gaulle Havaalanindaydim saniyorum. 2005 Aralik ya da 2006 baslari.

Gavurcasi "Ambiguity", Turkcesi "Belirsizlik" (ya da "muğlaklık") dogru kullanildiginda cok etkileyici olabiliyor.



Yukaridaki TurkNikon'dan "Ichimaru Gin" rumuzlu arkadasin bir fotografi. Orjinal fotograf burada. Bu kareya baktiginizda kafanizda soru isaretleri olusuyor mu? Ornegin kim bunlar? Nereden geciyorlar da golge o sekilde olusmus? Orasi neresi? Vs.. vs..

Turkiye'nin gelecegi kadar belirsiz fotograflar cekmenizi onermiyorum; kimsenin anlamayacagi pozlara ihtiyacimiz var mi?