...
Biz ne tatlılar yiyoruz Ankara’da, ne bayramlar kutluyoruz
Bir davranışa, bir harekete, bir icraate "iş olsun" diye karşı çıkılmaz. Böyle yaparsan karşı olduğun grubu daha da güçlendirirsin. Sonra olay "çalıyor ama iş de yapıyor adamlar!"a döner. Siyaset Türkiye'de bu hale getirildi işte, yani çalmak/hırsızlık "zaten" yapılacak normal icraatlerden, "bari iş yapsınlar"!
Birileri "bir davayı çökertmenin en kolay yolu onu kötü savunmaktır" demişti. Çok doğru bir laf.
Türkiye'de yıllardır muhalefet partilerinin bu şekilde "iş olsun diye" karşı çıkışları yüzünden bu günlere geldik. Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ndeki herşey (ve daha fazlası) gerçekleşmeye başladı.
Şimdi bayram öncesi alınan bir karar:
"YÖK sessiz sedasız devrim gibi bir karara imza attı". Yahu bu ülkede sınavlarda olmayan-yapılmayan rezillik kalmadı ama ne ÖSYM ne YÖK Başkanı utanıp sıkılıp istifa etmedi, üstüne üstlük alınan karara bakar mısın?
Bu karar şu demek: Ey Türk gençliği! Sen bir tarafını yırt, yıllarca kasarak/psikolojini yitirerek sınavlara hazırlan, diğer tarafta yurtdışında nerede okuduğu ve oraya nasıl gittiği belli olmayan biri gelip senin istediğin yere kontenjanla sınavsız "lak" diye yerleşsin! Sen eşeksin ya, biz istediğimizi yaparız.
Biri "it ürür kervan yürür" mü dedi?
Yahu son referandumda Anayasa'daki "hak eşitliği" maddesini de mi değiştirdiler? Kopya ile istedikleri kadar adamı bir seferde yerleştiremedikleri için mi bu kararı çıkarıyorlar? Büyük rezalet, büyük rezillik gerçekten.
Bu ülkede okuyan gencin suçu ne? Kendi istediğin adamları yukarılara taşımak elbette ki hakkın, ama bunu "diğer insanların hakkını yiyerek" yapmak nereden geliyor? Senin din anlayışın oruç ve başörtüyle mi sınırlı? Hak yemek en büyük günahlardan değil miydi, hani Allah'ın affetmeyeceği ve hakkını yediğin kula soracağı günahlardan?
RTE "demokrasi bizim için amaç değil araçtır" diyordu bir zamanlar, öyle görünüyor ki "din"i de böyle görüyorlar.
Şimdi anlıyorum Arınç'ın neden "Biz ne tatlılar yiyoruz Ankara’da, ne bayramlar kutluyoruz" dediğini...
Biz ne tatlılar yiyoruz Ankara’da, ne bayramlar kutluyoruz
Bir davranışa, bir harekete, bir icraate "iş olsun" diye karşı çıkılmaz. Böyle yaparsan karşı olduğun grubu daha da güçlendirirsin. Sonra olay "çalıyor ama iş de yapıyor adamlar!"a döner. Siyaset Türkiye'de bu hale getirildi işte, yani çalmak/hırsızlık "zaten" yapılacak normal icraatlerden, "bari iş yapsınlar"!
Birileri "bir davayı çökertmenin en kolay yolu onu kötü savunmaktır" demişti. Çok doğru bir laf.
Türkiye'de yıllardır muhalefet partilerinin bu şekilde "iş olsun diye" karşı çıkışları yüzünden bu günlere geldik. Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ndeki herşey (ve daha fazlası) gerçekleşmeye başladı.
Şimdi bayram öncesi alınan bir karar:
"YÖK sessiz sedasız devrim gibi bir karara imza attı". Yahu bu ülkede sınavlarda olmayan-yapılmayan rezillik kalmadı ama ne ÖSYM ne YÖK Başkanı utanıp sıkılıp istifa etmedi, üstüne üstlük alınan karara bakar mısın?
Bu karar şu demek: Ey Türk gençliği! Sen bir tarafını yırt, yıllarca kasarak/psikolojini yitirerek sınavlara hazırlan, diğer tarafta yurtdışında nerede okuduğu ve oraya nasıl gittiği belli olmayan biri gelip senin istediğin yere kontenjanla sınavsız "lak" diye yerleşsin! Sen eşeksin ya, biz istediğimizi yaparız.
Biri "it ürür kervan yürür" mü dedi?
Yahu son referandumda Anayasa'daki "hak eşitliği" maddesini de mi değiştirdiler? Kopya ile istedikleri kadar adamı bir seferde yerleştiremedikleri için mi bu kararı çıkarıyorlar? Büyük rezalet, büyük rezillik gerçekten.
Bu ülkede okuyan gencin suçu ne? Kendi istediğin adamları yukarılara taşımak elbette ki hakkın, ama bunu "diğer insanların hakkını yiyerek" yapmak nereden geliyor? Senin din anlayışın oruç ve başörtüyle mi sınırlı? Hak yemek en büyük günahlardan değil miydi, hani Allah'ın affetmeyeceği ve hakkını yediğin kula soracağı günahlardan?
RTE "demokrasi bizim için amaç değil araçtır" diyordu bir zamanlar, öyle görünüyor ki "din"i de böyle görüyorlar.
Şimdi anlıyorum Arınç'ın neden "Biz ne tatlılar yiyoruz Ankara’da, ne bayramlar kutluyoruz" dediğini...
"YÖK sessiz sedasız devrim gibi bir karara imza attı"ymış.Şu 2011-2012 eğitim yılının 2. döneminde okdar sesiz sedasız işler yapıldı ki ne rapor alabildik,ne okul puanımızı öğrenebildik.Ben bu yaşımla alınan yeni kararların ''2.dönemin ortasında'' değilde gelecek sene yürürlüğe konmasının mantıklı olduğunu düşünürken,gazeteyi bir açıyorum okulun bitmesine 1 ay kala lise sonlara sürpriz bir karar daha gelmiş.Almanyadan buradaki akrabalarını ziyarete gelen Türk bir kıza eğitimi sordum,Atatürk'ü sordum, öğrenmediklerini söyledi.Gazeteler okuyarak haberler izleyerek bu ülkede nasıl bir yere geleceğimi düşündüğüm için bunalımlı geçen bu sınav hazırlıkları zamanlarımdan bunlar nedeniyle sınav sonuçlarında zararlı çıkıcam,ama ülkesi için hiçbir kuşkusu olmayan emeği olmayan Atatürkçü düşünce sistemiyle bile yetişmemiş Türk arkadaşım benim hayallerime mum dikecek.Peki o Türk arkadaşım Türkiyede pat diye okuyacakta burada mı kalacak?Ailesinin yanına gurbetine geri döncek,sonrada Türkiye'de bilmem kaç milyon genç açıkta kalıcak.Düşünmek, akıl kullanmak bu kadar mı zor oldu artık?Bu düşünceler beni ve benim gibi şu stresli zamanı geçiren nice arkadaşımı yıpratıyo,farkındalık zarar verici derecelere geldi.Heves kalmadı.Arkeoloji okumayı düşünürken bile marmaray çalışmalarında tarihi eserlere tencere-tava diyen bir lider(!) varken bu ülkede bu genç neyi,nasıl düşünsün?Yeni nesil diye aşağılanan nesilim aslında aklı başında bireylerle dolu.Ve yaşımız düşüncelerimizin ağırlığını kaldıramamakta.Sığlık içinde boğulmaktayız.
YanıtlaSilAcikcasi herkesin Ataturk'e bayilma zorunlulugu yok, ama saygisizlik ve hakaret ayri seyler.
SilYurtdisindaki Turk ogrencilere sinavsiz universite yolunu acmak inanilmaz bir haksizlik. Onlarin ne farki var Turkiye'de yillarca dershaneye gidip sabahlara kadar ders calisanlardan? Ne fazlalari var? Bunun amaci bariz sekilde "hizmet"e yakin ogrencileri balli bolumlere yerlestirmek.