NOT: Bu yazi blogdaki 100. yazi olmus! (Aslinda 92, ama henuz bitiremedigim 8 tane de "draft" var. Idare edin :) ) Gideyim de lomo saltado ve pisco sour ile kutlayayim bari...
Kitap okumuyoruz. Gazete de okumuyoruz (eger baskasininsa ayri, baskasinin okudugu gazeteyi omuz ustunden okumanin verdigi zevk acaip birsey). Secim bildirgelerini veya parti programlarini okumuyoruz (zaten bir tanesini okusan yeter, cunku hepsi ayni). Kullanim kilavuzlarini okumuyoruz. Ulan uzerine kocaman 'cok onemli' yazip gonderdigim isle ilgili e-postalari bile okumuyor insanlar! Internette neredeyse olmayan bilgi yok, peki okuyor muyuz? Bol fotografliysa belki, o da ustun koru. Bir Japon, okudugu kitap sayisi acisindan, 1000 Turk'e bedel. Bir Turk de dunyaya bedel olduguna gore... Her neyse, peki bunun sonucu ne oluyor? Japonlar fotograf makinesi yapiyor, biz de tartisiyoruz:
- Hocam elindeki makine kac megapiksel?
- Hi, ne? Bi saniye sunu bi cekiyim....
- Lensi de kisaymis, kac zoom var? Ucunda sey de yokmus onun.
- ?? 50mm f1.4G o, zoom icin degil yani.
- Hmmm, yapamiyor diyorsun yani. Anladim. Peki sonucta kac megapiksel o makine yani?
- 12MP. Nikon D700. Yetiyor iste, ayagimizi yerden kessin de :) heh heh...
- 12 mi? Kocaman da makine halbuki. Hmmmm. Bendeki 16MP, hem bak 24x zoom da var yeni aldim. Makrosu da var. Lens uzuyor falan.
- Aaa ne guzelmis. Hadi gorusuruz.
Bu diyalog uydurma, yani ben yasamadim ama cok benzerlerini 3-4 defa yasamisligim var. Bu durumda insanlari bozmak yerine eger tanidigimsa birseyler gostermeye, tanimiyorsam oradan uzaklasmaya calisiyorum. Sonucta bilmemek degil ogrenmemek ayip.
Yukaridaki hikaye guzel, eglenceli ama zararli bir tarafi var: Cekim yaptigin setin iyi olmasi gerektigini soyluyor. Yani "D700'u olan kahraman" ve "DSLR-like makineli zavalli amator" karsi karsiya, elbette ki kazanip rakibine dersini veren kahramanimiz olmali. Alttan alttan "daha iyi makinesi olan sessiz ve vakur Anadolu delikanlisi cocuk, cahil ve dandirik makineli sehir zuppesine gununu gosterdi" mesaji veriyor.
Anadolu delikanlisi derken...
Iyi fotograf cekmek icin en iyi makine ve/veya lense ihtiyac var mi? Peki iyi teknik bilgiye ihtiyac var mi? Biraz sanattan anlamak gerekir mi? Yaraticilik? Zamanlama? Bu sorulari unutmayalim, asagida geri donecegiz.
Bu yazi bildiginiz dergi yazilarindan biraz daha uzun oldu, o yuzden kafaniz rahatken okumanizi tavsiye ederim.
ALISMAK SEVMEKTEN DAHA ZOR GELIYOR (ASDZG)
Selami Sahin'i duymayaniniz yoktur. Bir donem cok meshurdu. Su anda eskisi kadar meshur degil ama hic kimse "o da sarkici mi be?" demez. Sarkilarini begenmeyenin bile bir saygisi vardir. Neden? Sebebi cok. Onun doneminden hatirladigimiz diger bircok sanatci var. 30 sene sonra su anda piyasada olan kac sarkiciyi hatirlayacagiz?
Bunu da unutmayin, buna da geri gelecegiz.
Simdi Nikon'un DSLR tarihini, ve o yillarda dunyadaki gelismelere kisaca bir goz atalim:
1999'da Euro'nun (Avro) Avrupa'da ortak para birimi olarak kullanilmasina karar verildi. Ayni yil icinde bir yaz gunu Istanbul-Bakirkoy'de tren istasyonunun oralarda "ne alirsan 1 milyon"cu camasir dukkanlarindan biri bagirta bagirta Selami Sahin'in efsane parcasi "Alismak sevmekten daha zor geliyor"u (ASDZG) caliyordu. "Insan insana bu eziyeti eder mi?" diye dusundugumu hatirliyorum; hem sarkinin kendisi hem gurultu icin. O sirada Walkman'in kulakliginda Metallica'dan Re-Load var. Ayni yil icinde Nikon ilk DSLR'i olan D1'i piyasaya surdu.
2001 Ocak'ta "mezun olacaz da ne is bulacaz?" seklinde bunalimlardaydim cunku universiteye beraber baslayip mezun olan arkadaslar is bulamadiklari icin ya master yapiyor ya askere gidiyordu. Kizlar dogal olarak master secenegini secti :) O donemde Turkiye'de rekor sayida master-doktora ogrencisi olmustur herhalde (ben bilgileri sindirerek ogrenme taraftari oldugumdan "biraz" gec mezun oldum. Bogaz'in manzarasinin da etkisi yok degil...). Bu yil icinde Amerika'da ikiz kulelere saldiri duzenlendi ve Amerika diger ulkelere demokrasi goturme isini hizlandirdi. Gene o donemde sacma sapan ve hicbir anlama gelmeyen dımtıstrak hobalak gobalak sarkilarin artmasi yuzunden "Alismak sevmekten daha zor geliyor"un aslinda birseyler anlatmaya calistigini dusunmeye basladim. Adam en azindan saf duygularini anlatiyor kardesim! 1 ay sonra Nikon D1H ve D1X'i piyasaya surdu.
2002'de Avro Avrupa'da bircok ulkede dolasima suruldu. O yilin yaz aylarinda Brezilya Dunya Kupasi'ni kazandi. Kupa maclarini beraber seyrettigim is bulabilen sansli arkadaslarimin "Calismak sevmekten daha zor geliyor abi, nihohahaha" seklindeki esprilerini dinlemek zorunda kaldim. Neyse ki is bulduk da kurtulduk. Gene ayni yil Nikon normal kullanicilar icin urettigi ilk DSLR olan D100'u cikardi.
2003'te Ayse Hatun Onal album cikarmaya karar verdiginde, ben artik Turk muziginin donulmez bir cokuse gectigini farkettim, bu yuzden yurtdisinda calismaya basladim (misliyle maas almamin etkisi yok tabi), artik Selami Sahin daha bir sicak gelmeye basladi. Ozellikle yeni sarkilarin yaninda ASDZG'nin sozleri cidden cok samimi seyler. Dinlerken "acaba altinda ne demek istiyor" demiyorsun, dogrudan dogruya adamin bogrunden cikan laflar. Ama hala ASDZG uzaktan sempatik geliyor, yani acip dinlemiyorum. Bu yil Nikon D2H'i cikardi.
2004 yili baslarinda, aslinda santiyede bircok insanin pazarlari da calistigini ve benden de ayni seyin beklendigini anladim. Pazar calismak mi? Sonraki 7 sene boyunca sadece 2 haftada bir pazar tatil yapacagimi nereden bileyim? O tempo icinde ve yaban ellerde ASDZG daha da guzel geliyor. Zaten Metallica da bizi yalniz birakti. Hadi Load'i anladik, ReLoad'a bile dayandik ama St. Anger ne yahu? Gene ayni yil icinde Nikon D70 ve D2X'i cikardi.
2005 ve 2006 yillari is hayatimda en cok calistigim, en cok seyi ogrendigim ve isimi gercekten sevmeye basladigim yillardi. Bu yillar icinde Turkiye'yi de sayarsak 6 ulkede calistim, bazen 3 gun toplam 3 saat uykuyla durdugum oldu. 2006'da Turkiye'nin katilamadigi Dunya Kupasi'ni finalde penaltilarla Fransa'yi yenen Italya kazandi. Bence bu Dunya Kupasi en kotulerinden biriydi. Aynen 2004 Avrupa Kupasi gibi, gol atmayi degil gol yemeyip rakibini kilitlemeyi amaclayan takim kazandi. 2005 ve 2006'da Nintendo Wii, Microsoft XBOX360 ve Sony PS3 piyasaya cikti. Ve en bomba haber: Andy Garcia ve Sharon Stone Kurtlar Vadisi'nde oynadi! :) Bu yillar icinde hic ASDZG dinlemedim. Ayni yillar icinde Nikon D2Hs, D70s, D50, D200, D2Xs, D80 ve D40'i piyasaya surdu.
2007 yili icinde bel fitigi oldum. Yaslaniyor muyum ne? Ayni yil 2007'de "Mortgage" krizi patladi (2010 yapimi "Inside Job"u izlemenizi tavsiye ederim). Ayni yil icinde Rahibe Teresa'nin "hayatimin son 40 yilinda Tanri ve Isa benden uzaklasti, artik dua ediyorum ama icimde hissetmiyorum" dedigi mektuplari aciga cikti ve "acaba ateist olarak mi öldü" diye tartismalar oldu (Ilginctir o yil ateizmle ilgili kitaplarda da patlama yasandi). Yilin basinda IPhone duyuruldu, ama piyasaya cikmasi yaz aylarini buldu. O yila kadar MP3 calici almaya dayanmistim, bu sene indirime giren ufacik bir Philips MP3 calar aldim. Sonra Selami Sahin'in en iyi parcalarinin oldugu Sarkilarim ve Ben albumunu alip (ama "Ozledim" yok) 150 parcanin arasina ASDZG'yi koydum. 2007'de Nikon D40X'i, D300'u ve D3'u cikardi.
2008'de Amerika'nin ilk siyah derili (ya da cikolata renkli) baskani olan Obama secildi. Hatta dunya buna o kadar sevindi ki Nobel "Baris" Odulu bile verdiler (bircok ulkeye demokrasi goturdugu icin olsa gerek). Gene ABD'de krizden batmak uzere olan araba ve finans firmalarina devlet trilyonlarca (12 sifirdan bahsediyoruz) dolar destekte bulundu (Hala "Inside Job"u seyretmediniz mi?). Bu paranin 100'de birinin tum dunyadaki acligi bitirebilecegi iddia edildi. Buna ragmen dev firmalar ve bankalar batmaya basladi. "Sirp Kasabi" Radovan Karadzic yargilandi. Kosova ozgurlugunu ilan etti, Gronland halk oyuyla Danimarka'dan ayrilma karari aldi. "Patek Philippe Sky Moon Tourbillon Ref. 5002 P" isimli saat tam 1.49 milyon Dolar'a satildi. Bu saatte, bazilari mikroskobik buyuklukte olmak uzere, tam 686 parca var (Bu rekor 1.483 parcali "Aeternitas Mega"ya ait saniyorum. Bu aletler bozulsa ne yaparsin Allah bilir). Nikon D60, D700, D3X ve D90'i cikardi.
2009'da Kolombiya'da bir madende 14 metrelik yilan fosili bulundu (anam anam!). Ayni yil Avrupa Insan Haklari Mahkemesi Italya'da okullarda duvarlara asili "carmiha gerilmis Isa"nin din ozgurlugune aykiri olduguna karar verdi. 1992'de Etiyopya'da bulunan "Ardi" iskeletinin 4.4 milyon yasindaki bir kadina ait oldugu 2009'da aciklandi. Bu bulusun en onemli ozelligi su: Onceden insanlarin ormandan cikip duz alanlarda yasamaya baslayinca iki ayak uzerinde yasamaya basladigi dusunuluyordu, halbuki bu iskeletin sahibi ormanda yasiyordu ve hala iki ayak uzerinde yuruyordu! Evrim taraftari ve karsitlarina yeni malzeme... Gene 2009'da gen teknolojisi o kadar ilerledi ki renk koru bir maymunun kirmizi ve yesili gormesi saglandi. Artik bilim kurgu filmlerinin cidden cok yaratici olmalari lazim cunku bilim sacma bir hizla ilerliyor. Mart 2009'da maliye BP'ye 478 milyon TL vergi cezasi kesti (sonuc icin asagida 2010 yilinin olaylarina bakin) Bu arada Nikon D5000, D3000, D300s ve D3s'i cikardi.
2010'da Dunya Kupasi'ni Ispanya aldi. Gene is icin baska ulkeye gectim. Bedelli askerlik yaptim (nihayet). Ben askerdeyken Izlanda'da bir yanardag patladi (ismini merak edenler icin: "Eyjafjallajökull". Hala merak ediyor musunuz?) ve Avrupa'da hava ulasimi bir sure ciddi ciddi durdu. Askerde kogusun yarisiyla beraber hasta oldum, terhis oldugum gun ucaktan iner inmez hastaneye gittim ve 3 gun hastanede yattim. 2009'da BP'ye kesilen vergi cezasi 2010'da iptal edildi. O donemlerde Abdullah Gul Ingiltere'de Kralice'nin elinden "Chatham Odulu" aldi. Sili'de bir madende gocuk oldu, iscilerin tamami 69 gun sonra kurtarildi. Turkiye'de bir bakan "bizde olsa 3 gunde kurtarirdik" dedi. O donemlerde Turkiye'de olan maden kazalarinda neler yasandigini, hala toprak altinda kac isci oldugunu artik siz arastirin bulun. Ayni bakan su anda Milli Egitim'imizden sorumlu. Neyse, bu yil Wikileaks patladi ve ABD Hukumeti'nin elcilikleriyle yazismalari su yuzune cikti. Bunlarda Turkiye ile ilgili yapilan ilginc yazismalar da var. Pakistan'da yakin dunya tarihinin en buyuk sellerinden biri oldu: 20,000,000 kisi bu selden etkilendi ve sadece tarim uretimindeki zararin 2.9 milyar Dolar oldugu aciklandi. Yunanistan'in battigi anlasildi, yillarca Avrupa Birligi'nden alinan kredilerin bankalara ve uretimi desteklemeyen baska sacma yerlere harcandigi ortaya cikti (baska bir ulkeye de benziyor ama neyse). Kuzey Kore ile Guney Kore arasinda az daha savas cikiyordu. Polonya Devlet Baskani, bircok bakan ve devlet yetkililerini tasiyan ucak Rusya'dan donerken dustu, icindeki herkes vefat etti. BP'nin bir platformunda meydana gelen bir kazada Meksika Korfezi'ne milyonlarca varil petrol sacildi; bunun etkileri hala suruyor ve yillarca surecegi soyleniyor. Haiti'de 7 siddetinde depremden 3 milyon kisi etkilendi, resmi rakamlara gore 230,000 kisi vefat etti, 300,000 kisi yaralandi ve 1,000,000 kisi evsiz kaldi. Anlayacaginiz 2010 felaketler yili oldu. Nikon D3100 ve D7000'i piyasaya surdu.
2011 daha yeni bitti sayilir. Eski isimden ayrilip yeni bir ulkede yeni bir ise basladim. Arap Bahari sayesinde (ya da yuzunden) birkac ulkede karisikliklar cikti ve yonetimler degisti, bunun etkileri su anda bizim guney komsularimiza kadar uzanmis durumda. Hatta "bahar" gelmis ulkelerde de olaylar hala dinmedi. Japonya'da 8.9 siddetinde buyuk bir deprem ve ardindan dev tsunami dalgalari Japon tarihinin en buyuk felaketlerinden birini yasatti: Binlerce ev, isyeri ve diger binalar yikildi ya da zarar gordu, yuzbinlerce insan bulundugu yerden tasindi, bir nukleer santral ciddi zarar gordu ve nukleer serpinti meydana geldi. Bu son olay yuzunden dunyadaki nukleer santral projeleri ya iptal edildi ya da daha guvenli bir teknoloji bulunana kadar askiya alindi (Turkiye haric, cunku Turkiye'de nukleer santraller sadece ev tupu kadar tehlikeli). Bu ve Tayland'daki sel felaketi yuzunden elektronik sektoru zarar gordu, bircok firma uretimlerini iptal etti ya da yavaslatti, Nikon da ciddi etkilenenler arasinda. Osama Bin Laden olduruldu. Ekonomik kriz yuzunden once ABD ve sonra butun dunyada "Occupy Wall Street" eylemleri yapildi (sonuc ne oldu?). Yunanistan'daki kriz Avrupa Birligi'ni dagilma noktasina getirdi. Sirada Ispanya, Irlanda, Portekiz, Italya gibi ulkelerin oldugu soylendi. Ne acaip bir yildi yahu. Haa, unutmadan: Nikon D5100'u ve Nikon 1 serisini (V1 ve J1) piyasaya surdu.
2012'yi anlatmaya gerek yok saniyorum. Nikon acisindan bakarsak, 2011'de sel ve deprem yuzunden durdurdugu uretimleri yeniden hizlandirdi ve D800/D800E, D4 ve D3200'u piyasaya surdu.Tahminen bir ya da iki DSLR daha gorecegiz.
Alıştım sana bir tanem
Alıştım her gün görmeye
Bir nefes gibi muhtacım
Sevilmeye sevmeye
Simdi bunun ne alakasi var? Bu kadar yil once yazilmis bir sarkiyi bile hatirlayabiliyoruz. ASDZG sadece bir ornek, onun gibi yuzlercesi var. Ama binlercesi de unutuldu.
Simdi D3X ile cekilen 24MP'lik harika fotograflar dusunun. Govdenin onunde en yeni 85mm f1.4G var. Of amaaan parmaklarini yersin vallahi! Harika fotograflar, muhtesem baskilar, keyfine diyecek yok.
Simdi gidip 2003 yilindaki D2H'a bakin. O donemde bu aleti alip harikalar yaratan fotografcilari dusunun. Simdi daha geri gidin, 1985'i dusunun. Kimde D2H vardi? Peki D3X? Peki 1970'te? O zaman da 85mm f1.4G var miydi? Elbette yoktu. Peki iyi fotograf yok muydu? Meseleyi anlamaya basladiniz mi?
SORULARA GERI DONELIM
Sorulara geri donelim: Iyi fotograf cekmek icin iyi teknik bilgiye ihtiyac var mi? Peki en iyi makine ve/veya lense ihtiyac var mi? Biraz sanattan anlamak gerekir mi? Yaraticilik? Zamanlama?
Selami Sahin ASDZG'yi yaparken elinde hangi aletler vardi, imkanlari nasildi Allah bilir. Nilufer boyle, Sezen Aksu boyle, Ibrahim Tatlises boyle, Alpay boyle, daha yeni aramizdan ayrilan Ayten Alpman boyle. Daha niceleri var. Bu insanlara zamanimizin aletlerini verseniz daha iyisini yaparlar miydi bilemiyorum, ama modern imkanlara sahip zamanimiz muzisyenlerinin hepsinin cok yaratici olmadiklari kesin. Maharet alette olsa herkes cosardi. Acaba elimizdeki oyuncaklarin "teknik" ozelliklerine cok mu takiliyoruz?
Ornegin Henri-Cartier Bresson'a bir D800 verseydiniz daha mi iyi fotograf cekerdi? Ya da hadi Leica M9 verelim. Iyi bir fotograf gordugunuzde "acaba neyle cekilmis, ISO kac, diyafram ne" sorularini sormak ne kadar dogru? Acaba bunlar kendinizi gelistirmek icin dogru sorular mi?
Aslinda mesele daha once baska bir yazimda bahsettigim soruya geliyor:
Soru: Cok gezen mi bilir cok okuyan mi?
Bence cevap: Cok gezerken cok okuyan!
Fotografa uygularsak soru: Cok teknik bilgi bilen mi iyi fotograf ceker cok yaratici olan mi?
Cevap: Hem yaratici olup hem iyi teknik bilgisi olan.
Hic teknik bilgisi olmadan sadece AUTO modunda harika fotograflar ceken bir disci tanimistim. Cektigi guzel pozlari muayenehanesine asmisti. "Diger fotograflarina bakabilir miyim" diye sordugumda "digerlerini pek begenmiyorum hep titretiyorum ya da karanlik cikiyor ya da zamaninda yakaliyamiyorum" dedi. Cunku makinesindeki (Sony A350) enstantane, diyafram ya da ISO ayarlarini bilmiyordu! Onlari da bilse artik disciligi biraksin gidip fotograf ceksin, fotograf ve isik kullanimi o kadar iyi (ama disciligi kotu, yaptigi iki dolguyu Turkiye'de yeniden yaptirdim :) )
Artik kafanizda birseyler olusmustur. Olusmadiysa gidin bir yuzunuzu yikayin, sonra gelip tekrar okuyun. Hala tik yoksa elinizde avucunuzda fotografla ilgili ne varsa acilen elden cikarin ve ...
Daha acik konusayim: Yukaridaki yazida 2004'ten itibaren bir cizgi cekin. Bu cizginin altindaki her makine ile iyi fotograf cekilir. Tartismaya bile gerek yok. Hatta ve hatta her yil cikan giris seviyesi makineler, 7-8 sene oncesinin profesyonel APS-C algilayicili govdeleri kadar iyiler (tam kare govdeleri ayri degerlendirmek lazim)! Orta seviyedekiler onlardan da iyi. Ornegin D300'u alin 1999'a gidin, 10,000$ fiyat bicseniz bile peynir ekmek gibi satar.
Yani elinizde 2005 sonrasi bir DSLR varsa (marka cok onemli degil) ve siz hala iyi fotograf cekemediginizi dusunuyorsaniz, yenilemeniz gereken son sey elinizdeki makine. IPhone ile bile harikalar yaratan insanlar var.
PEKI NE YAPALIM?
1- Kendinizi yenileyin (ya da motive edin). Fotograflarinizi begenmemeniz aslinda bir avantaj, cunku gelismek icin muthis bir potansiyeliniz var demektir. Yarin cekeceginiz fotograflar bugunden iyi olacak. Aslansin sen, kaplansin sen...
2- Haftada bir gunu (ama daha fazlasini degil) eski cektiginiz fotograflara bakmaya ayirin. Begenmediginizi dusunmeden silin. Ne kadar sacma seyler cektiginizi gorun ki bir daha cekerken iki defa dusunun. Tekniginiz gelistikce daha fazla fotograf begenmemeye baslayacaksiniz, ki bu da gelistiginizin bir kaniti. Gimp, Paint.Net, Photoshop, Lightroom, Corel benzeri programlardan birini yavas yavas ogrenmeye baslayin. Hicbirsey yapmasaniz sadece 3 ayari ogrenmeniz yeterli: "Levels", "Contrast and Saturation" ve "Unsharp Mask". Zamanla gerisi zaten gelir ama bu uc ayar dunyanizi degistirecek ve ogrenmesi ve uygulamasi kolay. Nikon Capture NX2'te de bunlar var.
Bu boyda bile ben silinecek 3-4 tane poz gordum.
Fotograflariniza sonradan bakmanin bir avantaji da daha objektif olabilmek (amatorler icin konusuyorum, eger fotograflarinizi satiyorsaniz elbette ki cektiklerinize bakmak icin kisitli bir zamaniniz olacak). 1 sene once cektigim fotograflara bakarken sanki fotograflari baskasi cekmis de ben elestirmenmisin gibi bakabiliyorum.
3- "Fotograf teknigi" ogrenin. Internet dipsiz kuyu. Ingilizce kadar olmasa da Turkce kaynak da var. Piyasada bircok kitap var. Okumak guzel sey (inanmazsin). Yeni govde pesinde kosacagina 100 TL verip 3 tane adam gibi "fotograf teknigi" anlatan kitap almak size coook daha fazla sey kazandiracak. Ama gidip 3 tane diyafram-ISO anlatan kitap almayin. Bunlarin en az ikisi kompozisyon, derinlik (alan derinligi degil), cizgiler ve simetri, cekim acisi, karar ani, altin oran kanunu, denge (geometrik ve renk dengesi), icerik, kadraj, desen-doku, siyah-beyaz gibi "teknikleri" anlatan kitaplar olmali. 100TL ile artik daha iyi fotograf cekeceginize garanti veririm. Eger hala gelistiremiyorsaniz bana gelin, kitaplari 50 TL'ye alirim :)
4- "Fotografci dedigin M modunu kullanir, diger modlar aptallar ve amatorler icindir" diyenlerin en basta anlattigim DSLRlike sahibi vatandastan hicbir farklari yok. O arkadaslara bir sorun bakalim M modunu kullanirken pozlamaya nasil karar veriyorlar? Cevaplarin %99'u "bakactaki pozlama cizgisine bakiyorum" ya da "LCD'den kontrol ediyorum" seklinde olacak. Allah Allah, 1. cevapta gene makinenin pozlamasini kullanmiyor musun? 2. cevap iyice garip. Yani "cekiyorum, sonra kontrol ediyorum bakalim nasil olmus diye". Kumar mi bu? AUTO ya da P modlarini kullanmaktan korkmayin. "Ne diyafram kullansam, ISO kac olsun, enstantane yeter mi?" diye dusunurken fotografin kendisini unutacaksin. Ne zaman ki bu modlardan memnun degilsiniz, iste o zaman A ya da S modlarina gecin ve oradan devam edin. M modunu, en azindan ilk bir sene, ucayak harici kullanmayin. Herseyi otomatik yapan bir makineye binlerce TL para verecegim ve herseyi manuel cekecegim oyle mi?
Burada gordugunuz her tekerlegi, her dugmeyi ogrenin ki gerektiginde zaman kaybetmeyin.
5- Ucayak kullanmayi deneyin. Evet kurmak icin zaman kaybedeceksiniz (20-30 saniye arasi) ve evet tasirken yorulacaksiniz, ama hele ogrenme asamasindaysaniz uc ayak cok yararli. Neden? Cunku Turk'un akli ya kacarken ya... Saka tabi ama yazik ki "dur ve dusun" lafi bize pek uymuyor. Surekli bir harala gurele icindeyiz. Halbuki, cok sasiracaksiniz ama, iyi fotograf planlama ve zamanlama gerektirir. Spontane sokak fotografciligi bile. Ucayagin tepesindeki bir DSLR artik sabittir, sadece etrafinda donebilir. Iste bu sirada dusunmenize firsat olacaktir. Galata-Karakoy civarinda bir ara sokak merdiveninin en altinda karsi kaldirimda oturup butun gun kafasinda kurdugu sahne olusana kadar beklemek size gore mi? Iste bunu yapan fotografci su anda efsanelerden biri olarak aniliyor. Bir oneri: Gunesin vurdugu genisce bir duvar bulun. Bu duvarin karsi kaldirimina ucayaginizi kurun ve kafanizda bir sahne canlandirin; ornegin "bu sahneden torununu gezdiren karizma bir amca gececek, onlar tam su kosedeyken cekecegim" ya da "simdi isine gec kalmis biri kosarak gececek, ben de tam surada basacagim cekecegim" gibi. Bu sekilde yarim saat beklemeyi deneyin ve o kadrajda degisik sahneler yakalamayi deneyin. Sizinle her seyine iddiaya girerim, orada beklerken akliniza farkli sahneler gelecek ve onlari da denemek isteyeceksiniz. Yarim degil bir saat beklerseniz ihtimaller cogalacaktir. Ayrica gunes yon degistirdikce isigin etkisini de goreceksiniz. Duvarda farkli kadrajlar deneyin. Aslinda bu isi ucayak olmadan da yapabilirsiniz ama DSLR'i elinize aldiginiz anda butun planlama duracak ve gene "spontane olayim, acaip sahneler yakaliyim" fikri sizi durtecek. Ha bu arada, ucayakta M modu kullanabilirsiniz. Ornegin makroda M mod kullanmak yaygin birsey.
1... 2....... 3. Hah tamam uc ayagi varmis hakkaten. Peki 3'un ortasinda asagi sarkan 1 ne? 3'un ...?
6- RAW cekmiyor musunuz? Tamam, olabilir (keske olmasaydi...). Peki makinenizdeki keskinlik, karsitlik, doygunluk, gurultu azaltma gibi secenekleri ne kadar taniyorsunuz? Ben olsaydim teker teker tum kombinasyonlari birkac farkli sahnede denerdim. 10larca deneme cekim yapip degerleri karsilastirin ki makinenizde hangi durumda ne ayarlar yapmaniz gerektigini ogrenin. Ornegin cok parlak ve cok karanlik bolgelerin oldugu dinamik araligi asiri genis sahnelerde, makineden karsitligi ve doygunlugu dusurerek dinamik araligi bir miktar arttirabileceginizi biliyor muydunuz? Yaa, insan hergun birsey ogreniyor.
7- Makinenizi taniyin. Ornegin diyaframi tam stoplarla mi 1/3 stoplarla mi degisiyor, biliyor musunuz? Otomatik odaklama secenekleri neler? Hangi pozlama yontemi hangi ortamlarda kullanilir? JPEG sıkıştırmasını hangi seviyede kullaniyorsunuz? Flas modlarini biliyor musunuz? 1. perde veya yavas senkronize modlarindan haberiniz var mi? Manzara ya da portre gibi cekim tiplerinde renklerin hafif degistigini biliyor musunuz (doygunluk degil, tonlamalar da degisiyor)? Bunun gibi sorulara trene bakar gibi bakiyorsunuz siz daha elinizdeki aleti tam kapasitesiyle kullanmiyorsunuz demektir.
8- Yeni lens alin. Eger yukaridakileri yapmaniza ragmen hala istediginiz sonucu alamiyorsaniz, yeni lens almanin vakti gelmis. Ama bunu "kit lensimi degistirmeliyim cunku cok kotu" diye algilamayin. Su anda butun markalarin kit lensleri cok iyi. Belki sizin yeni bir aciya ihtiyaciniz vardir, belki genis diyaframa ihtiyaciniz vardir, belki makro istiyorsunuzdur? Acik konusmak gerekirse, yeni bir lense ihtiyaciniz olduguna karar verdiyseniz az cok ne alacaginizi biliyorsunuzdur. Bu karara da yeterince cok sayida fotograf cekerek varabilirsiniz. Ama bir foruma gidip "yeni lens almam lazim ne alayim?" derseniz, lense degil de "gaz"a ihtiyaciniz var demektir :) Yani "hangi lensi almaliyim"in anlami: "Ben yeni birsey aliyim diyorum. Aliyim di mi? Evet evet aliyim tabi, ama sizden de destek bekliyorum, bu soruyu ondan soruyorum. Biraz gaza getiriverin beni".
Zaten almissin ya...
9- Nihayet, "yeni makine alin". Yukaridaki herseyi yaptiniz, makineye gozunuz kapali takla attiriyorsunuz, en iyi lenslerden birkac tanesine sahipsiniz ama hala olmuyor. Iste artik makineyi yenilemenin zamani gelmis. Ama tekrar hatirlatayim: Yukaridaki maddeleri halletmediyseniz yeni makineniz ile cekeceginiz fotograflar daha iyi olmayacak (Tabi burada istisnalar da var. Ornegin D40X ile spor fotografciligi yapmaya calisiyorsaniz zaten makine seciminiz bastan yanlis). Bu arada bir ipucu: Lens almadan onceki adimlarda bile yeni makine almaniz gerektigini anlayabilirsiniz, ama bu kisiye ve makinesine gore degisecegi icin konuyu acmayalim.
SONUC
Ozetlersek,Alışmak sevmekten daha zor geliyor
Alışmak bir yara bağrımda kanıyor
Sen yoksun kollarım boşluğu sarıyor
Alıştım birtanem alıştım sana
15 yil once asiri acikli ve arabesk gibi gelen sarki simdi nasil normal geliyor (ki bu sarki arabesk bile degil)? Calma listesinde ASDZG Santana'nin Smooth parcasiyla Deep Purple - Soldier of Fortune arasinda. Peki Selami Abi'm araya nasil girmis? Yavas yavas, yumusak yumusak, yormadan, bogazini yirtmadan soylenen sarkilar donemi kapandi mi ne :)
Kafaniz yeterince karistiysa simdi gidip fotograf cekebilirsiniz...