Düşün! Tartış! İtiraz et! Eleştir! Tebrik et! Oku! Dinle! Sor! Anlat! Öğret! Yani biraz koyundan farklı ol! Senin gibi düşünmeyene saygı duy. Halka hakaret etme! Halkın cahil kalması halkın değil hükümetlerin suçu!
24 Eki 2009
Burcak ve digerleri
Ankara'da bir dugunde (20 Ekim 2009 tarihine yakin) havaya acilan ates sonucu balkondan dugunu seyreden 3.5 yasindaki Burcak yasama veda etti.
Yukaridaki gibi kac tane haber okudunuz? O kadar cok okudum ki artik tepkisiz kaliyordum... ta ki haberlerde Burcak'in "vuruldugu" balkondaki kanlari ve cigliklar atan annesini gorene kadar...
Silahin sahibi ve ates eden "kadin" (evet basortulu bir kadin) yakalandi. Ben bizim adalet sistemini biliyorsam "olen olmus, geride kalanlar cekmesin" diye bu kadin para cezasi ile veya 5 yil suc islememek sartiyla tahliye edilir. Bu ulkede direkt adam oldurmek kadar salakca birsey yok, ya araba ile carpacan ya yanlislikla dugunde oldurecen.
"Adalete guveniyorum" lafini ben artik sadece filmlerde veya siyasetcilerden duyuyorum, gunluk hayatta tersini duymaktan ben biktim siyasetciler veya hakim/yargiclar bikmadi.
http://www.yurthaber.com/haber/kucuk-burcakin-balkonda-dugun-seyrederken-vurulmasi-210921.htm
22 Eki 2009
1949'dan 2009'a Orwell'in gorusu
1984'te dunya 3 bolgeye ayrilmistir. Bu bolgelerden biri Ocenia'da insanlari 24 saat gozetim altinda tutan bir diktatorluk kurulmustur. Diktatorlugun temel ugraslarindan biri, insanlarin okumalarini, yazmalarini ve dusunmelerini engellemekti. Bu amaci gerceklestirmede en onemli adim da "giderek kuculen bir dil yaratma" cabasidir. Diktatorluk amacina ulasmak icin ayrica, altkultur seviyesinde muzik, tiyatro ve eglence eserleri ureten bir bakanlik kurmustur (ministry of truth). Bu bakanlik yildiz fali, spor, cinayet haberleri disinda birsey olmayan pacavalar yayimlamaktadir. Bakanlik ayrica erotik filmler, ucuz ask romanlari ve romantik sarkilar ureten mudurluklere sahiptir. Romantik sarkilarin sozleri, birtakim sozleri gelisiguzel biraraya getiren "siiryazar" makinesi tarafindan yazilmaktadir.
Bu diktatorluk insanlarin dil yetenegini en asagi duzeye cekebilmek icin kullanilan sozcuk sayisini 2,000 civarina getirmeyi planlar, ve sozcuk turleri arasindaki ayrimi kaldirmaya calisir.
Ocenia'da dusunmek suc degildir, ama "karsiligi" olumdur.
------------------------
"1984" romani 1949 yilinda basildi. Yukaridaki tumcelerde size tanidik gelen seyler var mi?
Bu diktatorluk insanlarin dil yetenegini en asagi duzeye cekebilmek icin kullanilan sozcuk sayisini 2,000 civarina getirmeyi planlar, ve sozcuk turleri arasindaki ayrimi kaldirmaya calisir.
Ocenia'da dusunmek suc degildir, ama "karsiligi" olumdur.
------------------------
"1984" romani 1949 yilinda basildi. Yukaridaki tumcelerde size tanidik gelen seyler var mi?
17 Eki 2009
Domuz gribi
25 milyon domuz gribi asisi getiriliyormus. Saglik sisteminde bu kadar dandiklik olan bir ulke nasil oldu da bir anda vatandasini bu kadar dusunur oldu? 25 milyon asiya verecegimiz parayi saglik/sigorta sistemini duzeltmeye harcasak daha cok sayida insana yararli olmaz miydi?
Bu asilara odenecek paranin ne kadari birilerinin cebine gidecek merak ediyorum.
Bir de ilk gelecek 500,000 unitenin once saglik personeli ve haci adaylarina uygulanacagini ogrendim. Amerika'da oncelik sirasini ogrenmek isteyen var mi?
Hacilar onemli tabi, ama 65 milyon ve bu ulkede, oncelik sirasini mantikli belirlemek gerek, oy tabanina gore degil...
Bu asilara odenecek paranin ne kadari birilerinin cebine gidecek merak ediyorum.
Bir de ilk gelecek 500,000 unitenin once saglik personeli ve haci adaylarina uygulanacagini ogrendim. Amerika'da oncelik sirasini ogrenmek isteyen var mi?
- Hamile kadinlar
- 6 aydan kucuk cocuklarla temasta olan insanlar
- Saglik personeli
- 24 yasina kadar herkes, ve
- Grip virusune maruz kalinca yuksek saglik riski tasiyanlar (yani hastalar diyelim)
- Diger insanlar
Hacilar onemli tabi, ama 65 milyon ve bu ulkede, oncelik sirasini mantikli belirlemek gerek, oy tabanina gore degil...
13 Eki 2009
Yenikapi-Mudanya arabali vapuru
Bu vapura ilk defa bugun bindim. Vapurda bir suru yabanci is adami kilikli insan vardi!! Business kismi bile var, tonla takim elbiseli adam-kadin oturuyorlar. Cok begendim, giderken 2 saatte gittik, donus 1.5 saat surdu (ya da ben oyle sandim). Buyuk kolaylik, Bursa'ya bir suru otobus hemen iniste sizi bekliyor. Deniz tutmuyorsa deneyin. Normal kismi 20 TL idi, business veya araba kismini bilmem. Ayrica cok iyi kafeteryasi var ama her keseye gore degil.
Ben arkadasimla vapurun bizi biraktigi yerden minibus ile once Mudanya'ya, ardindan Tirilye'ye (Zeytinbagi olmus adi) gidip 3-5 fotograf cektim. Toplam yolculuk 1 saat surdu (Mudanya'da minibus bekleme dahil).
Mudanya ve Zeytinbagi'nin insani cok yardimsever; minibuste, yolda birbirlerine davranislarina dikkat ettim, cok saygililar ve diger insanlara cidden icten yardim ediyorlar. Bunu yuzlerinden ve hareketlerinden anlayabiliyorsunuz.
Istanbul'da fazla mi hiyar olduk biz?
Ben arkadasimla vapurun bizi biraktigi yerden minibus ile once Mudanya'ya, ardindan Tirilye'ye (Zeytinbagi olmus adi) gidip 3-5 fotograf cektim. Toplam yolculuk 1 saat surdu (Mudanya'da minibus bekleme dahil).
Mudanya ve Zeytinbagi'nin insani cok yardimsever; minibuste, yolda birbirlerine davranislarina dikkat ettim, cok saygililar ve diger insanlara cidden icten yardim ediyorlar. Bunu yuzlerinden ve hareketlerinden anlayabiliyorsunuz.
Istanbul'da fazla mi hiyar olduk biz?
11 Eki 2009
Istanbul'da pazar Besiktas-Istinye arasi sahil trafigi
Cok birsey yazmaya gerek yok, Plaza Hotel'in onunden sahilden Istinye'ye 2.5 saatte gittim otobus ile.
Pek kimseyi suclayamiyorum, o kadar arabayi kaldiracak bir yol degil tabi (yol kenarina parkedip zaten dar olan yolu daha da daraltanlara ettigim "kotu laflar" ayri).
Bu arada, bir daha farkettim ki Istanbul gibi deniz kiyisi bir sehirde insanlarin denize erisimi cok kisitli! Yuyuyebilecegin yerde sahilde ya restoran, ya ev-apartman-yali ya cafe var, en duz en kotu gorunen yerlerde yurume yolu var. Eminonu-Istinye arasinda dogru-durust yururken denizi gorebilecegimiz ne kadar yer var? "Hah surasi uygun biraz yuruyim deniz goriyim" dedigim yerler yat-tekne-vapur dolu, gene goruntu kotu.
Su ana kadar diger ulkelerde gordugum sahil kenari dizilisi soyle: Yol-Cafe/restoran/otopark-Yuruyus yolu. Bugun benim gordugum soyleydi: Cafe/restoran-Yol-Ev/Cafe/restoran/yali. Otopark? Belki 15-20 araclik 1-2 tane vardi. Zaten yollar niye yapilmis ki di mi?
Pek kimseyi suclayamiyorum, o kadar arabayi kaldiracak bir yol degil tabi (yol kenarina parkedip zaten dar olan yolu daha da daraltanlara ettigim "kotu laflar" ayri).
Bu arada, bir daha farkettim ki Istanbul gibi deniz kiyisi bir sehirde insanlarin denize erisimi cok kisitli! Yuyuyebilecegin yerde sahilde ya restoran, ya ev-apartman-yali ya cafe var, en duz en kotu gorunen yerlerde yurume yolu var. Eminonu-Istinye arasinda dogru-durust yururken denizi gorebilecegimiz ne kadar yer var? "Hah surasi uygun biraz yuruyim deniz goriyim" dedigim yerler yat-tekne-vapur dolu, gene goruntu kotu.
Su ana kadar diger ulkelerde gordugum sahil kenari dizilisi soyle: Yol-Cafe/restoran/otopark-Yuruyus yolu. Bugun benim gordugum soyleydi: Cafe/restoran-Yol-Ev/Cafe/restoran/yali. Otopark? Belki 15-20 araclik 1-2 tane vardi. Zaten yollar niye yapilmis ki di mi?
10 Eki 2009
Terim-2
Bu arada dakika 83 oldu ve Volkan garanti 3 top kurtardi, ama Mpenza 2. golu atti, ve adamlar hala gol kaciriyor. Tarihi fark olabilirdi, gerci oyle bile olsa bizim federasyon ve Terim "moralimiz bozuktu ondan" derdi saniyorum.
Terim'e bari karisi soylesin: sadece gazlamayla, "aslansin sen kaplansin sen, hadi koclar" diyerek ve karizmatik(!!) bakislarla koca ulkenin milli takimi yonetilmez, ucundan azcik taktikten de anlamak gerekir.
Ya da Imparator'un yaninda bir Brutus ciksin artik..
Terim'e bari karisi soylesin: sadece gazlamayla, "aslansin sen kaplansin sen, hadi koclar" diyerek ve karizmatik(!!) bakislarla koca ulkenin milli takimi yonetilmez, ucundan azcik taktikten de anlamak gerekir.
Ya da Imparator'un yaninda bir Brutus ciksin artik..
Terim
Normalde "birseyler yazayim, insanlara kendimi anlatayim" diye bir hevesim yoktur, hatta gereksiz konusmayi da sevmem. Ama su maci seyrederken artik dayanamadim saniyorum, bir kosu su sayfayi acip duygularimi "cok da agir olmadan" yazayim dedim.
Senin-benim vergim nasil car-cur edilir? Size bir fikir: Bilmem-kac yil once cidden iyi kadro ve biraz da sansla kupa alip o seneden sonra "HICBIRSEY" becerememis bir adami milli takimin basina getir, aylik yaklasik 200 kisinin maasini ver, bir de tum bu basarisizlik ve rezil performansa birkac sene (ben bunlari yazarken 4 yil 4 sene olmus!!! ben de televizyonun yalancisiyim) gozunu-kulagini ve diger tum duyularini kaparsan, gerisi zaten kendiliginden hallolur.
Demek ki bu ulkede bir kere iyi birsey yaparsan hayatinin geri kalaninda ne yaptiginin onemi yokmus, nasil olsa hala "Imparator", "Hoca", "Karizmatik"sin ya.. Kendi ayrilmazsa bu aksamdan sonra baskasinin da gonderecegi yok!
Na suraya yaziyorum: Turkiye Futbol Federasyonu'nda, Spor Bakanligi'nda, ve bilimum diger sporla ilgili milli/resmi kurumda isler bilgi ile degil, ahbap-cavus iliskisiyle gidiyor. Kadrolasma vs..den bahsetmiyorum, o zaten var, ama koca milletin gozune soka soka bu "Terim" amcayi hala orada tutuyorlarsa, bu dost iliskisi degil de nedir? Ayni seyi "Imparator" da yapiyor zaten; eski ogrencilerine vefa olsun diye kendi takiminda bile ilk 11'e giremeyenleri kac defa takima aldi, bize sac-bas yoldurttu ve TC Milli Takimi mac kaybetti veya berabere kaldi? Bir teknik direktorun "kotu" oldugunu anlamak icin kac yil sabretmek gerekir?
Bu aksamki Belcika macinin detaylarina girmiyorum, su anda 1. devre bitti ve 1-0 yenik durumdayiz; ama mesele bu aksamki mac degil, mesele henuz iki macimiz kalmisken bizim coktan havlu atmamiz.
Iddia ediyorum: Milli Takim'in basinda, ne bileyim, mesela Atilla Dorsay'a 52 ay sabredilse milli takim en kotu ihtimalle ayni yerde olurdu.
Ben artik kendi milli takimimda musmula suratli kisik gozlu teknik adam gormekten biktim, sizi bilmem.
Not: Bir sans daha vereyim de 2. yariya bakayim dedim, su anda dk 52, skor hala degismemis ve Nihat hala oyunda.
Sahi, Nihat en son gol attiginda basbakan Demirel miydi?
Senin-benim vergim nasil car-cur edilir? Size bir fikir: Bilmem-kac yil once cidden iyi kadro ve biraz da sansla kupa alip o seneden sonra "HICBIRSEY" becerememis bir adami milli takimin basina getir, aylik yaklasik 200 kisinin maasini ver, bir de tum bu basarisizlik ve rezil performansa birkac sene (ben bunlari yazarken 4 yil 4 sene olmus!!! ben de televizyonun yalancisiyim) gozunu-kulagini ve diger tum duyularini kaparsan, gerisi zaten kendiliginden hallolur.
Demek ki bu ulkede bir kere iyi birsey yaparsan hayatinin geri kalaninda ne yaptiginin onemi yokmus, nasil olsa hala "Imparator", "Hoca", "Karizmatik"sin ya.. Kendi ayrilmazsa bu aksamdan sonra baskasinin da gonderecegi yok!
Na suraya yaziyorum: Turkiye Futbol Federasyonu'nda, Spor Bakanligi'nda, ve bilimum diger sporla ilgili milli/resmi kurumda isler bilgi ile degil, ahbap-cavus iliskisiyle gidiyor. Kadrolasma vs..den bahsetmiyorum, o zaten var, ama koca milletin gozune soka soka bu "Terim" amcayi hala orada tutuyorlarsa, bu dost iliskisi degil de nedir? Ayni seyi "Imparator" da yapiyor zaten; eski ogrencilerine vefa olsun diye kendi takiminda bile ilk 11'e giremeyenleri kac defa takima aldi, bize sac-bas yoldurttu ve TC Milli Takimi mac kaybetti veya berabere kaldi? Bir teknik direktorun "kotu" oldugunu anlamak icin kac yil sabretmek gerekir?
Bu aksamki Belcika macinin detaylarina girmiyorum, su anda 1. devre bitti ve 1-0 yenik durumdayiz; ama mesele bu aksamki mac degil, mesele henuz iki macimiz kalmisken bizim coktan havlu atmamiz.
Iddia ediyorum: Milli Takim'in basinda, ne bileyim, mesela Atilla Dorsay'a 52 ay sabredilse milli takim en kotu ihtimalle ayni yerde olurdu.
Ben artik kendi milli takimimda musmula suratli kisik gozlu teknik adam gormekten biktim, sizi bilmem.
Not: Bir sans daha vereyim de 2. yariya bakayim dedim, su anda dk 52, skor hala degismemis ve Nihat hala oyunda.
Sahi, Nihat en son gol attiginda basbakan Demirel miydi?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)